Evim bildim seni, geçmişim ve geleceğim Oralarda bir yerdeyken sen ve en güzel ihtimalken Bir şey gelmiyor elimden (Baba benim kafama sık) N'olur bana bir şey söyle ne yaptığını bileyim Ne eksikse sen tamamla, son derece yorgunum Çok uykum var, öp beni, öpersen ne güzel uyurum (Baba beni ona götür.)
Sayfa 7
Evim var ! Ne güzel ! İçinde kendimi öldürebileceğim bir evim var. Hayat Bu işte ! Sırf kendi evinde ölebilmek için, emekli olana kadar yıllarca çalışanların hissettiklerini anlıyordum. Sahibi olduğu bir evde ölmek tek amacıydı, para için çalışan insanın. Ne mutluluk !
Sayfa 373Kitabı okudu
Reklam
HER GÜN SENİNLE Güzel olan Her günü seninle tekrar tekrar yaşamak Erimek yarını olmayan zamanlarda Durdurmak bir yerde bütün saatleri Bütün kuralları kırıp parçalamak Sonra varmak o yerlere Mevsimlere dur demek Kar yağarken çiçek açtırmak ağaçlara Güneşi bir akşam saatinde tutup bırakmamak Sonra doldurmak ay ışığını
BİR ÇOCUK BAHÇESİNDE Çocuklar beni de alın içerinize, Ben de güzel oyunlar oynamayı bilirim, Çocuklar, imreniyorum şimdi size, Yıllar oluyor ki kırıldı çemberim. Benim de devleri vardı masallarımın, Keloğlan kahramanıydı sihirli dünyamın, Periler uyurdu altında kiraz dallarının, Bir çini kadar zengindi içi dünyamın. Benim de sapanlarım vardı söğüt dalından yapılı Benim de kuşlarım vardı kafessiz ve şen, Bir güzel evim vardı ki altın kapılı, Benim de bir annem vardı ağlarken gülen.
Elbette, şimdiki evim güzel, hatta belli açılardan daha neşeli ve çok daha renkli de denebilir; bunu bir şeye itiraz için söylemiyorum, yaşlılar her şeyden yakınır. Biz yaşlı, yani görmüş geçirmiş insanlar, eski eşyalara, bir akrabamıza alıştığımız gibi alışırız.
Dünyanın en güzel tablosu
Meşhur bir ressam, günün birinde dünyanın en güzel şeyinin, resmini yapmaya karar verdi. Bunun için dünyanın en güzel şeyinin, ne olabileceğine dair bilgi toplamak maksadıyla, uzun bir yolculuğa çıktı. Ağaçlık bir yolda giderken, beli bükülmüş yaşlı bir adamın yol kenarında oturmuş olduğunu gördü. Yanına giderek ona dünyanın en güzel şeyinin, ne olabileceğini sordu. İhtiyar hiç tereddüt etmeden: " İmandır " dedi. Sonra bir kasabadan geçerken, kilisenin kapısı önünde toplanmış bir düğün kalabalığına rast geldi. Kalabalığın arasına girerek genç geline: " Dünyanın en güzel şeyi, nedir sizce? " diye sordu. Gelin damadın gözlerinin içine bakarak: " Dünyanın en güzel şeyi, olsa olsa aşktır " dedi. Ressam yoluna devam etti. Tozlu bir yolda giderken, cepheden dönen yorgun bir askere denk geldi. Aynı soruyu ona da sordu. Asker: " Dünyanın en güzel şey,i barıştır " dedi. Ressam: " Eğer dünyanın en güzel şeyleri iman, aşk ve barışsa ben bunların resmini nasıl yapabilirim ki? " diye düşündü. O düşünceyle evine dönmeye karar verdi. Evinin kapısından içeri girince, dünyanın en güzel manzarası karşısında durmaktaydı. Çocuklarının gözünde iman, karısının gözlerinde ise aşk okunuyordu. Evinde ise barış hüküm sürmekteydi. Bunlardan ilham alan ressam dünyanın, en güzel şeyinin resminin yaptı. Resim bitince de ona " Evim " adını verdi,
Sayfa 57 - Zafer YAYINLARI
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.