Resim müzelerinde başka dönemlerin görünürüyle karşılaşıyoruz ve o bize yoldaşlık ediyor. Her gün belirip kaybolduğunu gözlerimizle gördüğümüz şeyin karşısında kendimizi daha az yalnız hissediyoruz. O kadar çok şey aynı görünmeye devam ediyor ki: Dişler, eller, güneş, kadınların bacakları, balıklar... Görünürün aleminde tüm çağlar kardeşçe, birarada varoluyorlar, aralarında yüzyıllar, binyıllar da olsa. Ve eğer resmedilmiş imge bir kopya değil de bir diyaloğun sonucuysa, resim konuşuyor - biz dinlersek.
17. yüzyılda Wrocklau'da yaşamış bir tıp doktoru olan Silesius, görülen ile görme arasındaki karşılıklı bağımlılık üzerine mistik bir şiir yazmış:
"Larose qui contemple ton aeil de chair
A fleuri de la sorte en Dieu dans l'eternet"
("Senin etten kemikten gözünü seyreden gül
Böylece çiçek açtı sonsuzdaki Tanrı'da")