Gardiyan:
- "On dakika tamam," diye bağırdı. İnanmadığım için saatime baktım. Üçü bilmem kaç geçiyordu. Kaçta geldiğine dikkat etmemiştim ki...
Sana kendimden bir hediye vermek istedim. Süratle ceplerimi aradım. Dolmakalemimden başka hiçbir şeyim yoktu. Onu bulduğuma ne kadar sevindiğimi burda nasıl anlatmalı.
Aradaki kapıyı araladım kalemi sana uzattım. Sonra... Kanadı biraz daha açarak seni kucaklamak istedim. Sen de buna hazırlanmıştın. Bunu içimin içinden biliyordum. Gardiyan omzumu tuttu. Kapıyı hızla aramıza kapattı.
Bunu hiç unutamıyorum karıcığım. Seni ancak dış kapıdan çıkarken arkandan görebildim. Hatırlıyor musun? Hâlbuki herifi bir yumrukla yere devirmek, kapıyı ardına kadar açmak ve seni bir an kucaklamak, sımsıkı bağrıma basarak yanaklarını, gözlerini, alnını ve saçlarını öpmek istemiştim. İşte hürriyet bunlardan ibarettir.
- Aptal bir hayat kur kendine,
İçinde beni barındırmayan!..
Kalma, git!
Dışarısı barut... dışarısı gardiyan!
Yine birtek ben olurum, sana parçalanan...
seni istiyorum ve biliyorum ki
kucaklayamayacağım gönlümce
sen, aydınlık ve el değmemiş gökyüzü
ben, bir kuşum, tutsak bu kafeste
karanlık ve soğuk parmaklıklar ardından
hasret dolu gözlerim senin yüzüne bakıyor,
hayranlıkla bir elin uzanışını düşünüyorum
ve ansızın kanatlanmayı sana
bir gaflet ânında aklımdan geçiriyorum
bu sessiz