.. insana ilerisini düşündürtmeyen iç karartıcı yazgı ..
Bebek hasta mı doğacaktı, yerin altında, havasız, sigara dumanlı bir yerde yaşaması ve her gün bombardıman yüzünden toprağın sarsılması bebeğe zarar mı verecekti? .. gözleri sürekli yıkıntıları, ateşi, delik deşik toprağı, gri gökyüzünde siyah gamalı haçlı uçakları görürken bebek doğduğunda kim bilir ne kadar hüzünlü, ne kadar ürkek olacaktı.
Hatta belki de patlamaların çıkardığı uğultuyu işitiyordu, belki de bombalar ulurken kıvrılmış, küçücük bedeni taş kesiliyor, minicik başı omuzlarının arasına çekiliyordu.
Konuşmanızı dinlemek bile garibine gidiyor insanin, sanki savaş yokmuş gibi kendi derdinizdesiniz, yok şu kolordu komutanı kiminle evleniyormuş, yok komutanın müstakbel karısının ilk kocası kimmiş falan... Dima, söyler misin, sen kiminle savaşmaya gidiyorsun?
“ Deniz özgürlük değil, özgürlüğün benzeridir, onun simgesidir... Eğer onu anımsatan bir şey, onun bir benzeri bile insanın içini bu kadar mutlulukla dolduruyorsa kim bilir özgürlük ne kadar güzeldir. “