Tarihe bakınız; dilini kaybetmiş hangi millet "Ben, varım!" diyebiliyor.
Sayfa 156Kitabı okudu
-İşte adam diyemediğim için beyefendi diyorum ya...
Bir gün Abdülhak Hamit, Lüsiyen Hanım, Fazıl Ahmet Aykaç beraber oturuyorlardı. Bir mesele için beni de çağırmışlardı. O zaman şöyle bir konuşmaya şahit oldum: - Paşam, bütün Türk kadınlarının Lüsiyen(*) gibi hanım efendi, ev kadını, sadık, bilgili olmasını ne kadar isterdim, diye bir söz sarf etti. Atatürk, Türk kadınına bir ecnebinin üstün gösterilme-sine hiç tahammül edemezdi. Birden rengi değişti: - Fakat Beyefendi... diye gürledi. - Aman Paşam, bana beyefendi demeyiniz! deyince: - Peki ne diyeyim, dediler. - Adam deyiniz! cevabı karşısında da: - İşte adam diyemediğim için beyefendi diyorum ya... cevabında bulundular. Çok kızmıştı, nasıl olur da Lüsiyen Hanım bir Türk kadınından üstün olabilirdi? Sonra bunu bir Türk şairi nasıl söylerdi? Onun nazarında Türk kadını, bütün insanlığın en mümtaz varlığı idi. Yavuzları, Kanunîleri o doğurmamış mı idi? Hangi dünya milletlerindeki analar, Türk tarihindeki yiğitler kadar büyük ve mümtaz insan yetiştirmişti?
Sayfa 217Kitabı okudu
Reklam
Onun nazarında Türk kadını, bütün insanlığın en mümtaz varlığı idi. Yavuzları, Kanunîleri o doğurmamış mı idi? Hangi dünya milletlerindeki analar, Türk tarihindeki yiğitler kadar büyük ve mümtaz insan yetiştirmişti?
O NE BÜYÜK ADAMDI
O ne büyük adamdı. Hayatında haset, kin, garazkârlık bilmeyen, zalim düşmanlarını bile affetmekten sevk alan, ne kâmil bir insandı! Bütün hayatı müddetince daime mesuliyetleri omuzlarınaalan, şerefleri taksim eden büyük bir Şef idi.Herkesin refahından, herkesin iyiliklerinden hâz duyar, bir arkadaşının evine gidip onu huzur içinde görünce bahtiyar
Sayfa 128Kitabı okudu
Sığınmacı Sorunu Sığınmacılar Geri Gönderilerek Çözüme Kavuşabilir Siyasi partilerin sığınmacıların emperyalizmin bir talebi olarak ülkemizde kalmasından yana olmuş olmalarını asla kabul etmiyoruz. Gerekçe ne olursa olsun demografik yapı değişikliği Türk ulusunun aleyhine bir çabadır. Özellikle Cumhuriyet Halk Partisinin bu konuda tutumunu
O VE ANNESİ
Bir gün sen, daha İmparatorluk ordusundan miriliva iken, Beşiktaş'taki Akaretler'in 76 numarasın- da ona, gülümseyerek: - Anne! Sen hangi partidensin? diye sordundu. O da önce biraz susmuş; senin gözlerinin içine bakarak gülümsemiş: - Siyasetten ben anlamam; sen bilirsin, demişti. Fakat bu mahviyetli sözlerinin yetmeyeceğini hemen kavramıştı. Sana bakışları parıldayarak ve sesi daha yumuşaklaşarak; ruhu ile ruhunu okşamak diliyorcasına: - Senin partiden, demişti... Sen kaşlarını çatar gibi yapıp: Askerin partisi olur mu? Olmaz. Asker askerdir. Deyince o da sana, nazikçe: - Bilmem ki ben Paşam, olur mu? Olmaz mı? Sen ne yanda isen ben o yandayım, diye cevap vermişti... Annen ki, sen cepheden Çankaya'ya muzaffer dönüp de kendine doğru gidince ayağı kalkmış; sana: - Yok! Artık senin elini öpmek bana düşer. Hepimizin başı ve büyüğü sensin, diye eğilmiş, o senin elini öpmüştü... Ruşen Eşref ÜNAYDIN60
Reklam
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.