Askerliğini Özalp'ta yapmıştı, şu Mustafa Muğlalı'nın otuz üç kişiyi kurşuna dizdiği yerde. youtu.be/6DaNaEh7-Pg youtu.be/alGzQY2puY8
Sayfa 116 - Papirüs Yayınları 2002 Basım
Rüzgarlar ne değin sert eserse essin, dağ başında dimdik durur meşeler.
Sayfa 113 - Papirüs Yayınları 2002 Basım
Reklam
Zordur doğup büyüdüğü yerden kopması insanın... Yaşadığı sürece düşlerinde hep oralardadır...
Sayfa 107 - Papirüs Yayınları 2002 Basım
Ellerimizin ayaklarımızın yarıkları toprakla dolu değil mi? İçinde ömür geçirdiğimiz evler... Cemreler düştüğünde sıcak sıcak kımıldanan, her köşesinde börtü böceğin ses verdiği toprak... Sabahları ince ince buğulanan toprak... Sürüldü mü helva gibi kabaran güzel toprak... Ekmeğimiz, aşımız toprak...
Sayfa 93 - Papirüs Yayınları 2002 Basım
Yalan dünya... Mal da yalan, mülk de yalan... Ebedi hayat ötede. Cenabıhakkın buyruklarına uyalım. Dünyanın yalancı ışığı kör etmesin gözlerimizi. Bir hamal ölmüş, yük taşıdığı ipin hesabını bile verememiş. Doğruluktan şaşmayalım. Namaz, oruç, zekat... Yoksa nasıl yatarız sonra o soğuk toprakta?..
Sayfa 93 - Papirüs Yayınları 2002 Basım
E.. varsıla da yoksula da vezire kizire de, ölüm vardı. Gelişin, bir de gidişi... Güzel Allah'ım, ölüm olmasa olmaz mıydı? Tövbe tövbe.. Anacığım anlatırdı: Dağa vermiş, dağ kabul etmemiş, taşa vermiş, taş kabul etmemiş ölüm acısını, tutmuş insana vermiş Rabbim de... İşte biz kullar...
Sayfa 92 - Papirüs Yayınları 2002 Basım
Reklam
222 öğeden 181 ile 190 arasındakiler gösteriliyor.