Yazık, yazık bize ki asırlarca aldandık!... Karanlıkta çizilen izleri görmek için, Görüp yüz sürmek için, Yazık, yazık bize ki bir çırağ gibi yandık.. Ne gökten necat geldi ne bir parça merhamet. Çalışan esirlere İsa, Musa, Muhammet, Sade bir satır dua, bir tütsü, buhur verdi Masal cennetlerinin yollarını gösterdi. Ne beş vaktin ezanı, ne Anjelüs çanları Zincirden kurtarmadı yoksul çalışanları. Yine biz köleleriz, efendilerimiz var, Yine her mel'un taşı yosunlanmış bir duvar, Esir - efendi diye koymuş da adlarını, Yine efendilerin gümüşlü sofrasından, Kar gibi ekmeğinden, şarap dolu tasından Kırıntı, artık bile düşmüyor işliyene. Yine biz esir geçen her günün akşamında Evet sade bir lokma ekmek getiriyoruz. ( Meşin Kaplı Kitap'tan)
Sayfa 193Kitabı okudu
Daha dün, kendimi, hayat küresinde ahenksiz titreyen bir kırıntı gibi düşünüyordum. Bugün, biliyorum ki bu küre benim ve bütün hayat burada deviniyor, ahenkli kırıntılar halinde.
Sayfa 2 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Kendi sofrasından düşen kırıntıları yiyor; kısa bir süre için öbürlerinden daha tok hissediyor kendini, ama masada nasıl yemek yenir hatırlamıyor; ancak artık geride yenecek kırıntı da kalmıyor.
Sayfa 72 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Yaşam da böyle değil midir? Uzaktan bize çok şeyler vadeder gibi görünür ama yanımıza yaklaştığı zaman bizi bir dilenci sayarak önümüze birkaç kırıntı atmakla yetinir.
Sayfa 100
Meşin Kaplı Kitap
Yazık, yazık bize ki asırlarca aldandık!… Karanlıkta çizilen izleri görmek için, Görüp yüz sürmek için, Yazık, yazık bize ki bir çırağ gibi yandık… Ne gökten necat geldi, ne bir parça merhamet. Çalışan esirlere İsa, Musa, Muhammet Sade bir satır dua, bir tütsü, buhur verdi Masal cennetlerinin yollarını gösterdi. Ne beş vaktin ezanı, ne Anjelüs
Sayfa 193
Ölüm, hayatta savunulacak bir kırıntı bile kalmayınca vuku bulur.
Reklam
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.