Portekiz ve İspanya'nın katolik zulmünden kaçan Yahudilerin çoğu il. Beyazıd döneminde Osmanlılar tarafından kabul edilmişti. Bu göç sırasında Sicilya'ya yerleşen bazı aileler de vardı. Gittikleri topraklarda hoş karşılanmayanlar, yeniden başka toprakla­ ra gitmek zorunda kalıyordu. Malta gemisiyle Sicilya'dan ayrılan böyle bir aile, Türk korsanlarının eline geçmişti. İçlerinde çok güzel bir kız var­ dı. Kanuni'nin padişahlığı sırasında saraya satılan bu müstesna güzel, Hürrem tarafından yetiştirilecekti. Oğlu it Selim, Manis a Sancakbeyliği yaptığı sırada annesinden şöyle bir mektup almışt "Nurbanu, gelip geçmiş cariyeler içinde güzellikte misline az rast­lanır, cilve edada mümtaz, naz ve niyazda serefraz bir afett ir."
Sayfa 40 - Altın kitaplarKitabı okuyor
Sultan Süleyman sadece devlet işlerini değil teferruat birçok konuda şeyhülislamına soruyor yanlış bir iş yapmak istemiyordu. Bir gün Topkapı Sarayı'nın arka bahçesinde bazı meyve ağaçlarını karıncaların sardığını görecektir. İlaçlarsın kireçlesin geçer ama Sultan bir karar veremez acaba caiz olur mu diyerek Ebu Suud Efendi'ye sorma kararı alır, ancak Ebu Suud Efendiyi makamında bulamaz sorusunu bir kağıda yazıp odasına bırakır. Bir süre sonra Ebu Suud Efendi gelecek kağıt parçasını görecek ve okuyacaktır belli ki sultan'a ait bir soru. Sorunun cevabı altına hem de şiirin nazmına uygun olarak not edecektir. Bir süre sonra Sultan Süleyman yine gelir hocası yine yoktur ama sorusunun altına bir cevap iliştirmiştir. Kanuni'nin şöyle sormuştur: Meyve ağaçlarını sarınca karınca Günah var mı karıncayı kırınca Ebu Suud Efendi el cevap Yarın hakkın divanına varınca Süleyman'dan hakkını alır karınca.. Sultan Süleyman ağaçları ilaclamaktan vazgeçecektir
Reklam
Boşanma, cinayetin kanuni alternatifidir.
Sayfa 138 - AlfaKitabı okuyor
Kanuni Sultan Süleyman Han
Saltanat dedikleri, bir dünya kavgasıdır. Oysa yaratana yakınlık gibi bir saadet ve baht güzelliği yoktur. Ona yakın olmak üzere Veli Sultan Bayezid’in sarayında bir şehzade, atalarının en güzel hasletleriyle bezenip büyür. Yavuz Sultan Selim vefat eder, yerine oğlu geçer. Batı, “Aslan öldü, kuzu geldi” diye sevinirler. Ancak gelen, âleme nizam koyacak bir başka aslan; cihana diz çöktürecek olan Süleyman’dır.
Kanuni Sultan Süleyman, 1542 yılında evvela şehrin surlarını yeniletti. Ağlama Duvarı ismiyle anılan duvarı imar edip, yahudilerden gelen talep üzerine onların harem dışında kalan duvarda ağlamalarına müsaade etti.
Sayfa 28 - DİB Yayınları
Demokrasi insanların canının istediğini yapabileceği, kendi kolayına gelecek şekilde menfaat çarklarını çevirebileceği bir rejim değildir. Tam tersine çok sıkı ahlaki ve kanuni tedbirlere itaat edilmesi gerekir.
Reklam
Sultan Süleyman'ın süt kardeşi Yahya efendi'den bahis açmışken onun İstanbul boğazının manevi sahiplerinden biri olduğunu da ifade edelim. Zamanında balıkçılar balığa çıkacakları zaman tekneleri ile teknenin hemen dibindeki bu sahile yaklaşırlarmış. Yahya Efendi de tekkenin ucuna çıkar ve buradan onlara dua edermiş "ürününüz bereketli kazancınız bol olsun" diye bütün balıkçılar hep bir ağızdan amin derlermiş, sonra Yahya efendi onları 'eyyam ola' 'eyyam ola' yani uğurlar ola diye savarmış Yahya efendi vefatı sonrasında aynı adet devam etmiş balıkçılar yine buraya gelip bu kez onun ruhuna fatihalar gönderir ve ardından kendileri eyyam ola diyerek buradan ayrılırlarmiş işte bu eyyam ola sözü döne dolaşa bugünün heyyamola söz olmuştur.
Kutsal kitaptan yer alan İsrail devleti adına hareket eden bugünkü İsrail devleti Ken'an ilinde oturanları yok eden eski devletin hareketlerini tekrarlamaktadır. Günümüzde Ken'anlılar yok Araplar vardır. Vaktiyle Ken'anlılarla savaşan İsrail devleti bugün Araplarla boğuşmakta veya bu toprağı daha sonra ele geçirenlerle ölüm kalım mücadelesi vermektedir. Kitap şunları söylüyor: "Burada oturan halkların şehirlerini Allah'ın sana miras olarak verdi... Buralarda hiçbir canlı bırakmayacaksın... Hititleri, Amoritleri, Ken'anlıları, Perezitleri, Hivitleri ve Jebuzitleri hareketsiz bırakacaksın... Allah'ın sana bunu emrediyor." Dahası var: "Şimdi git Amelek'i vur... Her şeylerini ellerinden al. Geriye hiçbir şey bırakma... Her yere ölüm saç... Erkekleri ve kadınları, çocukları ve süt çocuklarını, öküzleri ve koyunları, develeri ve eşekleri öldür." Soykırımların "kitaba" dayalı olarak böylesine yasallaştırılması, İsrail devletinin saldırılarını ve sınırlarını genişletmek için giriştiği kanlı cinayetleri doğrulama gayreti sonucunda, herkes bugünkü siyonist İsrail devletinin, Kitab-ı Mukaddes'te yer alan devletin devamı ve kanuni mirasçısı olduğuna inanmış ve bu fikir dünyaya yayılmış olan diğer Yahudilere kolaylıkla kabul ettirilmiştir. Buna inanan Hristiyanlar da vardır.
Ama biz kanunî hakkımız olmamakla beraber, insanî, tabiî bir hakkımız olduğuna inanıyoruz. Sağduyunun, vicdan sesinin hakkı bu. Varsın bu hak insanoğlunun o kokmuş kanun kitaplarının hiç birinde yer almamış olsun; asil, namuslu bir insan, sağduyu sahibi bir insan, kanunlarda yazılı olmayan maddelerde de namuslu olmak zorundadır.
Sayfa 305 - Cem Yayınevi 1969 Baskısı Cilt 1Kitabı okuyor
"Kanuni Sultan Süleyman'ın, babası Yavuz Sultan Selim'in hatırasına yaptırttığı cami, şehrin beşinci tepesi üzerindedir. Avlusunun ortasında güzel bir şadırvan bulunur. Pencerelerinin üstlerinde erken devir İznik çinileri vardır. İç süsleme oldukça azdır. Yavuz'un sade kişiliği, sanki mimarın tarzına da yansır. Anlatılanlara göre Yavuz ne kadar sade bir insan ise, oğlu Süleyman da o denli süslenmeye düşkündür. Bir gün Yavuz yine oğlunu aşırı derecede süslü ve gösterişli bir elbiseyle görünce, dayanamaz ve: "Süleyman, Süleyman ! Sen bunları giyersen, anan ne giysin peki?" diyerek oğlunu azarlamaktan kendini alamaz.."
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.