Seni, lavanta kokulu bir sabunda; bir kavun diliminde, açık, uçuk gümüş rengi bir çorapta; bir yasemin dalında; adını bilmediğim, bilmemekten utanç duyduğum halde öğrenmek istemediğim tek bildiğim, görünüşüne bakılırsa tatulayla bir hısımlığı olması gerektiği sabun kokulu, el büyüklüğünde, fildişi rengi bir çiçeğin açışında; yıkık kemerlerde uyuklayan kedilerde; gecenin soğumuş kumunu döven, patlayan dalgaların sesinde; günün ilk ağartısında —karanlık saatler boyunca dağıtıp durduğun yatağında sabahın serinliği çıplaklığına işlemeğe başlarken— uyanmaksızın, omuzlarına doğru çektiğin, örtündüğün bir çarşafın ılık, ak mutluluğunda bulacağım; dirim içimden çekilesiye... Kokularım, seslerim, görüntülerim, anılarımsın sen benim. Dokunduğum, okşadığım, en gizli tadını tattığımsın. Kahvaltının üçüncü çayı bittiğinde "Uyanamadın mı daha?" dediğim zaman "Ne gereği var?" diyen ilk insansın bana. Yıllardır, yaz gelince bir denize, belli bir denizin belli bir noktacığına gitmekten, orada birkaç gün geçirmekten umduğumuz, bu birkaç günde bulduğumuz nedir? Ödünç bir genlik mi? Bir bolartı tansığı mı? Bir çocukluk uçmağına uğramanın vazgeçilemez olmazlığı mı? Yoksa, bir özgürlük düşü ardında gizlenmiş mutluluk, sürünün içinde kalıp kurda nanik demenin çocuksu böbürtüsü mü?
MÜŞFİK Rana gibi. Hala anlayamadım onu. Yahut, anlamaktan ürküyorum. Olanaksızlığı destek edinen bir öykü yağmurun altında başlasa, olanaksız temeli, en olmayacak yapıyı en atak çıkıntısında çatlatıverecektir. o atak çıkıntıyı açıklamak için uğraşmaktan ürküyorum. Değmesine değiyor. Tekelci, kıskanç sevgiyi başka bir ucundan çözmeye çalışmalıyım...
Sayfa 106Kitabı okudu
Reklam
Kendi kültürümüzle ilişkili işlerde dikkat etmediğimiz, hesaba -bilinçli olarak- katmayacağımız bir önemli özellik, bize yabancı bir yazının yapıtlarına baktığımızda kendini hemen belli eder. Ötekini tanımak dediğim işte her zaman gözlemleyebileceğimiz bir şeydir bu.
Yağmurları saymak bir çeşit çılgınlık, yani bir çeşit rahatlama olurdu doğrusu... Boş aynalara uzaktan bakmaktan daha rahatlatıcı bir iş.
Sayfa 151Kitabı okudu
İmgelerin değişmesinde, zenginleştirilmesinde en önemli iki etmen, ilişkiler (özellikle arkadaş dost ilişkileri) ile okumalar. Bizi burada ilgilendirebilecek olan, okumaların bir türü... Ama okuma çeşitlerinden biri değil, okunan metin türlerinden biri: Yapıntı olmadığını ileri sürdüğü durumlarda bile yapıntı niteliğini 'resmen' bilinen roman...
Kediler her zaman aç çek elini yavrum, uzaktan sev, bak. Kedi çekirdeği koklar, kendisine bir daha bakar, sonra gider duvara sürünür. Kediler her zaman aç, kediler aç, kedileri doyurmalı. Burun çekilir, evde bir kedi isterim denir. olmaz, niye olmaz, haminnen sevmiyormuş, niye, pismiş, niye, sus haydi yavrum geç kalmayalım.
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.