İnsan, kelimenin tam anlamıyla siyasal bir hayvandır.
"İntihar- insanın kendi varoluşu üzerine söyleyebildiği son sözdür."
Sayfa 64 - Barış Çoban
Reklam
Yaşamı belirleyen bilinç değil, tersine, bilinci belirleyen yaşamdır. Birinci durumda, sanki canlı bir bireymiş gibi bilinçten yola çıkılmaktadır; gerçek yaşama tekabül eden ikinci durumda ise, gerçek yaşayan bireyin kendisinden yola çıkılır ve bilince de o bireyin bilinci olarak bakılır.
Gökten yeryüzüne inen Alman felsefesinin tam tersine, burada, yerden gökyüzüne çıkılır. Başka deyişle, etten ve kemikten insanlara varmak için, ne insanların söylediklerinden, imgelerinden, kavradıklarından ve ne de anlatıldığı, düşünüldüğü, imgelendiği ve kavrandığı biçimiyle insandan yola çıkılır; gerçek faal insanlardan yola çıkılır ve bu yaşam sürecinin ideolojik yansı ve yankılarının gelişmesi de, insanların bu gerçek yaşam süreçlerinden hareketle ortaya konulabilir.
"Konuşurken gelmiş geçmiş, ileri sürülüp birakılmış bütün kuramlar bir salata gibi dökülüyordu ağzından. En tepede Karl Marx'ın görüşü vardı: Sermaye soyguna dayanıyor, bu çalınmış serveti geri almak da emeğin hem hakkı, hem ödevi oluyordu. Uygulamada ise Proudhon'un ardından gidip, ilkin aracıları ortadan kaldırma, kredileri halka geniş örgütlü bir banka eliyle dağıtma hayaline kaptırmıştı kendini; sonra Lasalle'in ortaya attığı, yeryüzünü kocaman bir sanayi kenti haline getirecek devlet kooperatiflerine gönül vermiş, ama denetleme güçlüğü yüzünden bundan da bıkmıştı; bir süredir tüm üretim araçlarının, kamulaştırılmasını öngören kollektivizme bağlanmıştı."
Karl Marx
"Burjuvazi ile proletarya arasındaki bu ilişki, insanoğlunun potansiyeline ulaşmasını engelliyor, çalışmayı tatmin edici bir etkinlik yerine acı dolu bir şeye çeviriyordu."
Sayfa 237 - Alfa YayıncılıkKitabı okuyor
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.