Bana, İrlanda aksanımdan çok hoşlandığını söylerken hiç de utanıp sıkılmıyor. Hatta arka sıradan saçlarımı seyretmekten de, ayrıca hoşlandığını söylüyor. Siyah ve dalgalı saçların var diyor. Ben kıpkırmızı kesiliyorum. Rocky's loş bir yer olmasına rağmen, kızardığımı fark ediyor ve bunu da çok cici buluyor.
New York 'ta bu cici sözcüğünün anlamına artık alışmam gerekiyor. İrlanda' da biz, sinsi ve kurnaz insanlara böyle deriz.
Rocky 's' de cennetteyim. Film artisti kadar güzel bir kızla bira içiyorum. Sokakta insanlar dönüp dönüp New York Üniversitesi'nin, hatta Manhattanz'ın en güzel kızının yanındaki şu genç adam da kim, diyecekler.
Üniversitede büyük edebi yapıtlar okurken, çocukluktan sıyrılmak gerekir, derken yine bana bakıyor.
Ders bittiğinde kızlar Mr. Herbert'in etrafını sarıp balayı hikayesine devam etmesini istiyorlar. Ben utancımdan altı kat merdiveveni uçarak iniyorum. Asansörde kimsenin yüzüne bakacak durumda değilim. Güliver ', in Maceraları' nı yanlış değerlendirmem nedeniyle beni küçümseyecekler ya da bana acıyarak bakacaklar. Kitaplarımı da hemen çantama tıkıyorum. Kimsenin bana hayran gözlerle bile bakmasını istemiyorum.
Ne bir kız arkadaşıma sahip çıkabildim, ne bir ofis işini yürütebildim. İlk edebiyat dersinde de kendimi rezil ettim.
Limerick 'İ hiç terketmemeliydim. Postane sınavlarına girip Limerick sokaklarında mektup ve telgraf dağıtarak, insanlarla rastgele sohbet ederek, dünyada hiçbir derdim olmadan yaşayıp giderdim. Janathan Swift', İ de okur ve kendimce keyif alır, otururdum. Hiciv yazarı mıymış, neymiş, umrumda olmazdı.