"Geleceğe dönük planlar yapıyorum Afife. Bu planların içinde senin de bulunmanı istiyorum. Eminim sen de kendinle ilgili planlar yapıyorsundur. Düşüncelerinde bana da yer ayırıyor musun acaba?"
"Bu ne şahane bir adam!" diye düşündü, teyzesinin oğlunun kurduğu cümleler üzerine Afife.
Esasa dair tek kelime etmeden ve olabilecek en nezih ifadeyle "Benimle evlenir misin?" sorusu ancak bu kadar iyi sorulabilirdi.
Nasıl Ziya bu cümleyi bu kadar nezih ve net biçimde kurabilmek için günler, haftalar, aylar ve hatta yıllar boyu düşünmüşse, Afife de pek tabii düşünmüştü canı gibi sevdiği, gözünden bile sakındığı Ziya'sıyla bir gün evlenmek isteyip istemeyeceğini.
Tabii ki isterdi. Hem de çok isterdi. Deliler gibi isterdi. Hiçbir şeyi bu kadar çok isteyemezdi.
Ayrılık günü gelene
kadar mecbur hissettiği yaşama inanmadan nasıl ayak uyduracak insan? Nasıl ayakta duracak insan
ayakta durmayı bir gereklilik olarak hissediyorsa eğer? İnsanlar insanı yalnızlaştırıyorsa belki de insan yalnızlık istiyorsa, çıkılmaz bir yoldan çıkmak istiyorsa bir yöntemin varlığına da inanmak gerekmiyor mu?
Gayri ihtiyari "Geldikleri gibi gidiyorlar mı ne?" diye düşündü Afife.
Yaklaşık dört yıl önce, yani 13 Kasım 1918 günü "Kartal" isimli istimbotta Gazi'nin "Geldikleri gibi giderler!" dediğini bir yerlerden duymuştu güzel kız.
Öngörüsü çıkmıştı büyük askerin. Bu sözleri söyledikten sonra sadece asker değil aynı zamanda büyük bir devlet adamı olduğunu da göstermişti Gazi.
Onun 19 Mayıs 1919'dan itibaren yaptığı planlar uygulanmış, böylelikle Yunan sadece İzmir'den kovulmamış, Anadolu'nun her yerinden çekilmek zorunda kalmış ve hatta o gün itibariyle İstanbul'dan bile demir almaya başlamıştı.
İstanbullular gün boyu, Yunan gemilerinin İstanbul'dan kaçar gibi gidişlerini gözyaşları, naralar, feryatlar içinde izlediler.
Emniyet teşkilatının başında bulunan Tahsin beyin verdiği izin neticesinde Müslüman kadınların da sahneye korkmadan , çekinmeden çıkabilecek olması sadece İstanbul'da değil ülkenin dört bir yanında yankı bulmuştu.
Hey gidi koca dünya, sen nice insanları yedin, yuttun. Gün gelecek, beni de yiyip yutacaksın. Sanki burada yaşamamış gibi...Bizden öncekiler de buradan gelip geçtiler. Onlardan geriye bir şey kalmadı, kaybolup gittiler.
Tutunacak bir şey arayan herkese kendilerine tutunmalarını tavsiye ediyorum. Biliyorum onun da sağı solu belli olmuyor ama yine de elimizdeki
seçenekler arasında en iyisi bu, hem bakma eğlenceli de.