Bence en başta hatırda tutmamız gerekirken , bugünkü Türkiye'de pek anımsanmadığını gördüğümüz husus , 1923 Türkiyesi'nin savaşlardan tükenmiş bir ülke olduğu gerçeğidir. Bir zamanların güçlü Osmanlı İmparatorluğu'nun bir kalıntısıydı. 1923 Türkiyesi. Altyapıdan yoksun bir kalıntı. Ekonomi altyapısından da eğitim altyapısından da yoksun bir ülke. Atatürk ve arkadaşları işe gerçekten de hemen sıfırdan başladılar. Kuracakları yapı için ellerindeki olanaklar son derece azdı. Attıkları adımların birçoğunu , ellerinde ne bulunduğunu ve ne yapmak istedikleri açısından değerlendirmek gerekir. Ellerindeki olanaklar çok ama çok küçük bir eğitilmiş , yetişmiş insan kadrosuydu. İster öğretmen , ister bürokrat , ister subay olsun , başlangıçta birlikte çalışılacak çok az sayıda insan gücü vardı.
Oldukça çabuk saptadıkları şey , değişimin ancak örnek göstererek yapılabileceği olgusuydu. Başka deyişle yukarıdan aşağıya indirme kuramı gereğince , eğitilmiş bu küçük insan gücü öğretmen ve memur olarak bütün Anadolu'ya yayılacak ve yaşam biçimleriyle örnek olarak eğiteceklerdi. Eğitim yalnız okul dersliklerinde yapılan bir şey olmayacaktı. Halkın gördüğü her şey , eğitim işlevi görecekti. Bu yolda en büyük öğretmen Mustafa Kemal'in kendisiydi.