Daha 18.yüzyılın sonunda Osmanlılar, Avrupalıların gözünde eski nizamı temsil eden, arkaik bir sisteme sahip, despotik bir rejimdi ve modern dünyada böyle bir devletin yeri pek de yoktu.
Sayfa 160
Osmanlılar'da müzik, edebiyatın aynası gibidir. Edebiyatta olan her şey, anlayış, kavramlar, teknik sanatlar, buluşlar ve ifade biçimi, müziğe "güfte" olarak yansır. Dolayısıyla, normal ilişkiden erkek sevgili öğesine kadar, yer yer de yakası açılmadık ifadeler, müzikte sürekli olarak mevcuttur.
Reklam
Cumhuriyetin ilk yıllarında veyahut Osmanlılar'ın son zamanlarında Abdülahad Davud diye bir Süryäni papazı varmış. O Süryanî papazı, İncil ve Salib (İstanbul 1329) diye bir büyük kitap yazmış. Orada da kendisinin Süryani papazı olduğunu ve sonradan müslüman olduğunu anlatıyor. Yunanca, Latince, İngilizce, Arapça, Farsça gibi birçok dil biliyor, yani büyük bir papaz. O İncil'deki âyetleri sıralamış, "İşte bunlar Hz. Muhammed'in, Hz. İsa'nın bahsettiği hak peygamber olduğunu gösterir." diyor. O âyetlere dayanarak müslüman olmuş.
Sayfa 307 - Server Yayınları, Kasım 2017, 2. BaskıKitabı okuyor
Osmanlılar ilk zamanlarında tıpkı Orta Asya Türk devletle-rinde olduğu gibi kadınlarına ve kızlarına “Hatun” diyorlardı. 16. yüzyıla kadar bu terim kullanılmaya devam etmiştir. Bu tarihten sonra daha çok “Kadın” ve “Kadınefendi” terimleri kullanılmıştır. Osmanlı tarihinde “Sultan” adı ile anılan ilk kadın Yavuz’un hanı-mı, Kanunî’nin validesi Hafsa Sultan’dır. Bu tarihten sonra sadece padişah annelerine “Sultan” denilmiştir.
Leslie Peirce, Batı’da Osmanlı Haremi hakkında yalan yanlış yazanlar hakkında, “Harem ve sultanın cinsel yaşamına ilişkin tasvirler, Osmanlılar hakkındaki kitapların satışına açıkça yardımcı oluyordu” demektedir. Günümüzde ise her karesi hatalarla dolu, adı dışında anlattığı dönem ve tarihî şahsiyetlerle bir ilgisi bulunmayan “Muhteşem Yüzyıl” dizisini, seksen ülkeye satmak ve reyting yapmakla övün-mek, aynı eski Avrupalı bakış açısını yansıtmıyor mu? Belki bir farkla ayrılabilirler; birinciler sadece para peşindeydiler, ikinciler ise maddiyat kadar o muhteşem tarihe ve İslâmiyet’e düşmanlıklarını da sergilemektedirler.
Harem-i Hümâyûn hakkında on yıllık yorucu bir mesai sonunda arşiv belgelerine dayalı bir doktora tezi hazırlayan Amerikalı uzman Leslie Peirce: “Biz Batılılar İslâm toplumunda cinselliği saplantı hâline getir-mek gibi eski ama güçlü bir geleneğin mirasçılarıyız. Harem, Müs-lüman cinsel duyarlılığı üzerine kurulu Batı efsanelerinin kuşkusuz en
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.