Türklerde belirli bir etkinlik, temsil ve davranış sürekliliği vardı. Burada en önemli nokta Türklerin kurduğu imparatorlukların yapısıydı. Bu imparatorluklarda Türkler her zaman azınlıkta ve hoşgörülüydü. Öyle ki genel olarak kendilerinden olmayanları ne Müslümanlaştırmaya ne de Türkleştirmeye çalışırlardı. Bu devletlerde ancak bir avuç Türk yönetici olurdu. İşgal ettikleri yerlerde de yöneticiler birkaç yıl içinde Türkleşen ya da İslamiyete geçen Türk olmayan yerli unsurlardı; bunlar Türk gibi düşünür ve Türkçe konuşurlardı. Bu dönemde başarılar ardı ardına geldi. Bilginler, bilimsel araştırmaları yakından takip etmekteydiler, teknikleri Avrupa'da kullanılan tekniklerin üstündeydi; mali durum çok iyiydi; en modern silahlar kullanılıyor, en sağlam donanmalar yapılıyor, şehirler dünyanın en önemli ve en güzel yapılarıyla donanıyordu. Bu refah dönemi yaklaşık bir ila iki yüzyıl sürdü. Her açıdan doruğa ulaşıldığı bir sırada düşüşe geçildi. Düşüşün belirtilerini kimse öngöremedi. Timur Rönesansı 1400'lerden sonra ilk işaretlerini verirken, 1550-1600 yılları arasında çöküşün ilk belirtileri ortaya çıkmaya başlamıştı. XVI. yüzyıl sona ererken zirveye ulaşılmıştı ve XVII. yüzyılda da kayda değer bir gerileme gözlenmedi: tam hızla yol alan bir gemi, makineleri bozulmuş olsa bile hızından bir şey kaybetmeden uzun süre yol almaya devam eder.
Sayfa 234 - Kabalcı YayıneviKitabı okuyor
Bir teokrasi sayılan Osmanlı İmparatorluğu gerçekte bir teokrasi değildi. Çünkü teokrasi, Tanrı'nın temsilcisi sayılan yöneticilerin sadece Tanrı adına ve onun için faaliyette bulundukları bir yönetim biçimidir. Oysa Osmanlı İmparatorluğunda Tanrı figürü genelde hükümdara hizmet etmesi için kullanılmıştır.
Sayfa 332 - Kabalcı YayıneviKitabı okuyor
Reklam
Attila:nin ölümü
Attila ،453 yılının mayısında sarışın güzel bir kızla cermen idilko ile evlendiği günün gecesinde öldü. belki de katledildi ya da onca seks taşkınlıklarından, oburluklardan ve içki alemlerinden sonra şiddetli aşk arzularını kurban oldu.
Attila
... Ve ayrıca Yunanca ile Latince de çok iyi konuştuğu da iddia edilmektedir.
Kim bu part time bir tarafa hunları 373 331 tarihlerinde Balamir ya da Balamir adındaki bir önderin yönetimde don ve dünya Feri aşarak cermen olan vizigotlara osuruklara ve palev asil olan alanlara saldırılar kesindir kendilerinden daha vahşi ve daha iyi silahlanmış olan asyalıların bu baskını karşısında daha mı dağın olan Cem Belevi her birisini düşüp selameti kaçmakta bulunmuştur
Hun ismi bir rastlantısı olmayacak kadar hiong- nu ismine benzemektedir. O kadar ki hiong- n sözcüğünün sogdcası Hun'dan başka bir şey değildir.
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.