"Korku erkek, ümit dişi. İman sırrı bu ikisinden döllenir." Sehl b. Abdullah Tüsteri
İkisini de atamayız yoksa kısır kalır hayatımız, boşa gider çabalarımız. Kul korkuyla ümidin tam ortasında olmalıdır.
İnsana verilen sabır gücü yanlış ve lüzumsuz işlere dağıtılmazsa, her zorluğa ve her musibete yeterli gelir. Sabır kapasitesi, düne hiç harcanmamış haliyle, yarına pay bırakmayacak şekilde, bugün son damlasına kadar kullanılarak, mükemmel bir güç elde edilebilir, böylece "Allah sabredenlerle beraberdir" (Bakara, 153) ayetinin sırrı ortaya çıkar. Asıl sorun, baştaki dertlerin büyüklüğü değil, sabrın o dertlere yetmiyor olmasıdır. Zira sabır da bir nimettir ve her nimet gibi o da sınırsızca değil, miktarınca verilir.
"Sabır gücü yanlış ve lüzumsuz işlere dağıtılmazsa, her zorluğa ve her musibete yeterli gelir. Sabır kapasitesi, düne hiç harcanmamış haliyle, yarına hiç pay bırakmayacak şekilde, bugün son damlasına kadar kullanılarak, mükemmel bir güç elde edebilir, böylece "Allah sabredenlerle beraberdir" (Bakara, 153) ayetinin sırrı ortaya çıkar. Asıl sorun, baştaki dertlerin büyüklüğü değil, sabrın o dertlere yetmiyor olmasıdır. Zira sabır da bir nimettir ve her nimet gibi o da sınırsızca değil, miktarınca verilir. İnsan sabır kuvvetini gereksiz işlere dağıtır, şimdi ihtiyacı olan sabrı geçmişe ve geleceğe pay eder. Kaderindeki bütün musibetlere tahammül edebileceği güç ona verilmişken, bu gücü israf edip, dayanıksız bir biçimde musibetlerin karşısına çıkar. Oysa çekilen en büyük acıların, yaşanılan vakte düşen miktarı, hiçbir zaman tahammülün üzerinde değildir. Bir ayette, "Allah, kimse ye kapasitesinin üstünde bir sorumluluk yüklemez" buyrulmuştur.
(Bakara, 286) Belanın şiddeti, musibetin büyüklüğüyle değil sabrın yeterliliğiyle ölçülür. Konf ü çyüs, "Kuyu derin değil, ip kısa" derken bunu kastediyor olmalıdır."
İmam-ı Caferi Sadık (Rahimehullahu Teâlâ) sadattandır, silsiledendir. Bir keresinde ona geldiler dediler ki:
Efendi Hazretleri bize ne oluyor ki Mevla'ya biz dua ediyoruz, Allah-u Teâlâ dualarımızı kabul etmiyor? Mevla'ya dua ediyoruz Mevla dualarımızı kabul etmiyor. Bunun sırrı hikmeti nedir diye kendisine bir soru tevcih ettiler. O koca Sultan buyurdu ki:
Siz tanımadığınız bir Allah'a dua ediyorsunuz. Allah deyip duruyorsunuz, Allah'tan bir şeyler istiyorsunuz, yalvarıyorsunuz, yakarıyorsunuz ama siz tanımadığınız bir Allah'a münacatta bulunuyorsunuz. Tanımadığınız bir Allah'a selam veriyorsunuz der gibi. Eee insan tanımadığına selam verir mi? Vermez. Bir Allah'tan bahsediyorsunuz ama tanımadığınız bir Allah'a yalvarıyorsunuz diyor. Şu anlattığım nokta Mevla'ya giden yolda en büyük takozdur. En büyük engeldir. Ne o? Şeriatın sadece suretiyle, kitap tarafıyla, yazı tarafıyla yetiniyorsunuz. Sadece kafa ile meşgul oluyorsun. Kalbe sıra gelince hiçbir hal yok, hiçbir hal yok, hiçbir hal yok. Dünya arenasında, dünya sahasında iş görmek Allah'la (Celle Celalühü) irtibata bağlı. Mevla'yla kontağa bağlı bir yerde modern tabirle: Öyleyse asıl mesele o köprüyü kurmaktır..
Bu bağlamda kurumsal din, devlet, siyaset arasındaki simbiyotik ilişkinin toplum üzerinde mutlak egemenlik kurmanın ve dahi akıl sağlığını dumura uğratarak din adı altında insanları hurafeye bağımlı kılmanın en etkili formüllerinden biri olduğu hususunda Spinoza'nın Teolojik-Politik İnceleme adlı eserinin giriş kısmındaki tespitlerden kısa