Estetik cerrahi ile tuzağa çekilen yüzün ve bedenin çağı. Sanal Gerçeklik aracılığıyla silinen dünyanın çağı. Bireysel hücrelerin kopyalarımasıyla günün birinde yok edi­lecek olan bizlerin çağı. Ve, sürekli iletişim içinde düpedüz çözünmekte olan ötekinin çağı. Eğer bilişim, gerçekliğe karşı işlenen kusursuz cinayete sah­ne oluyorsa, iletişim de ötekiliğe karşı işlenen kusursuz cinayete sahne olmaktadır.
Küresel Koro Geleceğimiz henüz küresel koroda çalınmaya başlanmamıştı, İnsanımız sanal ağa düşene kadar sürdü bu gidiş, Sorgulayan düşüncesi planlı tahriple edilmişti iğdiş, Çakma çiviler tutmuyordu delik deşik olmuştu borsaların tahtaları Notasını nihayete erdirecek bir makamın tiz sesine çıkmışken, Cebimizde dolaşan elin canı istediği kadar
Reklam
Sevgisizlik denilen toplumsal kanser ne yazık ki Türkiye'yi de sardı. Amacını yitirmiş, hayallerini tüketmiş ve yarınına umutla bakamayan bir toplum. Büyük değişimin sancılarıyla kıvranan ve ne olduğunu bir türlü anlayamayan huzursuz insanlar. Yerleşik değerlerin çöktüğü ama bir türlü yeni değerler sistemine geçemeyen insanların iki cami arasında binamaz kalmış hali. Sanki bir Çehov oyunu seyreder gibiyiz: İnsanlar gülüyor, eğleniyor, göbek atıyor ama içleri kan ağlamakta. Birbirlerini kıskanıyor, nefret ediyor, aşağılıyor ve hep birlikte nefret bileşkesinde buluşuyorlar. Ağzını açan siyasetçi zehir kusuyor! Televizyonlarda, gazete köşelerinde akıl dışı öfkelere şahit oluyoruz. Sanat dünyası da böyle, iş alemi de ... Bir ülkenin ruhunu yaraladığınız zaman, ekonominin ve siyasetin bu yarayı iyileştirmesi çok zor oluyor.
İncil'e benzer Kur'an, papaza benzer imam, kiliseye benzer cami ve Hristiyan'a benzer bir Müslüman tipi gerçekleştirilmeye çalışılıyor. Kırmızı çizgileri bir devlet politikası olarak tanımlayıp resmi ideolojinin esası olarak görülen her alanda Türkiye başarısızlıkla karşı karşıyadır. Kırmızı çizgilerle Türkiye sanal alemde yaşatılmaya çalışılmaktadır.
Çanakkale Keramikleri
Günümüze kalan örneklerden ve yazılı belgelerden Çanakka­le'nin 18. yüzyılın ortalarından başlayarak 20. yüzyılın ilk çeyre­ğine kadar yoğun bir çanak-çömlek üretim merkezi olduğu anla­şılmaktadır. Çanakkale atölyelerinde 18. yüzyılın ortası ile 19. yüzyılın ikinci yarısı arasında üretilen örnekler farklı form ve ilginç desen­leriyle ünlü
Sayfa 122
İznik'in bir Türk çini ve keramik merkezi olarak sivrilmesi Fatih Sultan Mehmed'in İstanbul'u almasından sonra olmuştur. Yeni başkentte yaptırılan saraylar, cami ve medreseler ve zengin­lik, o zamana kadar görülmemiş bir çini ve keramik eşya ihtiyacı­nı beraberinde getirmiştir.
Sayfa 28
Reklam
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.