Balkon çocukları horozu da tanımıyor. Tavuk diye,marketlerde soyulmuş,ayıklanmış sarı-pembe gövdeleri biliyor. Kümesteki arkadaşın yumurtalar üzerinde bir uzun zaman kuluçkaya yatmasını,sonra bir gün,cıvıltılar saçarak arkasına bir sürü civciv katarak çayırda kurum satarak yürümesini görmediler ki. Bir anaç tavuğun civcivler üzerine yönelecek herhangi bir tehlike anında nasıl çırpındığını izlemediler ki. Civcivler makinalardan çıkıyor artık.Bir otomobilin yedek parçaları gibi tornadan veya presten pıtır pıtır dökülüyorlar.Bir yabani ot ile,bir çocukla,bir köpekle,tatlı tatlı eşinecek bir çöplükle,bir küçük solucan,bir mısır tanesi,avlanacak bir böcekle karşılaşmadan büyüyorlar.
Sayfa 134Kitabı okudu
Ya Ankara Muharebesini neden kaybettik? Kılıç Abdal bir kere doğruldu. - Söyleyeyim mi sultanım? dedi. Şehzade Mustafa: - Söyle!., dedi. Korkma!.. - Öyle ise, siz de bir gün bey olursanız sultanım, Türklere padişah olursanız unutmayın; Türkler başlarına geçen büyükleri kendilerini korursa sayarlar, uğrunda canlarını verirler. Fakat o baş,kendilerini unutursa, çevresini saran dalkavukların sözleriyle oturur kalkarsa, sonu böyle düşman elinde can vermekle biter. Pederiniz merhum sultan, Niğbolu Muharebesini kazandığı günlerde bize dayanıyordu, bizim derdimizle uğraşıyordu. Bizimle yiyor, bizimle içiyordu. Sonraları Laz kızı elinden şarap içti. Bizleri unuttu. Sanki kazandığı cenklerde halkın ve bizim hiçbir değerimiz yoktu. Memleketiyle uğraşmadı."Ben bir kere ayağa kalkarsam, ardımdan sayısı yüz binleri asan bütün millet gelir!.." diyor, bununla avunuyordu. Fakat Ankara'da Timurlenk'e hücuma kalktığı zaman bir de ardına baktı ki, kimseler yok... Haklarını yediği, kendilerini hiç saydığı, dertlerini dinlemediği halk ve beyler onu en büyük düşmanı karşısında yalnız bıraktılar.
Reklam
Ihlara vadisinin kenarında, başı dumanlı Hasan dağının kıyısında, Aksaray’da dünyaya geldi, 1988 yılında, Güzelyurt kasabasında. * 1924’teki mübadele sırasında bugünkü Makedonya topraklarından göçen Türkler yerleştirilmişti oralara… O nedenle sarışındır hep Güzelyurt’un insanı, tıpkı Mustafa Kemal gibi… Enes de öyleydi. * Kendini bildi
1 Mart 2016 Sözcü - Bordo
Tarih kitapları Osmanlı İmparatorluğu'nun Kanuni'den sonra duraklama devrine girdiğini yazar. İyi ama o derece ve sultanına "Muhteşem" unvanı verdirten bir imparatorluk nasıl olur da, bir anda duraklayıverir? Siyasi, ekonomik ve idari çarkları nasıl birdenbire paslanır, işlemez olur? Bu sorunun cevabı da "negatif seleksiyon" sisteminde gizli. Kanunu'den sonra tahta çıkması beklenen, halkın ve ordunun çok sevdiği, yetenekli, becerikli Şehzade Mustafa'nın boğdurulması, duraklamanın başlangıcıdır. Çünkü Mustafa, babasından da parlak bir kişiliğe, bilgi donanımına ve imparatorluğu ileriye götürecek karizmaya sahiptir. Hürrem Sultan ve Rüstem Paşa'nın hilelerine kanan sultan, Şehzade Mustafa'yı boğdurur. Bu ölümle kendine taht yolunun açılacağı hesap edilen Şehzade Cihangir de (bugünkü Cihangir semtine adını veren şehzade) korku, üzüntü ve hastalıktan ölür. Dolayısıyla koskoca imparatorluğun idaresi sarhoş Sarı Selim'e kalır. Kanuni, Zigetvar'da ölünce İstanbul'a sedyeyle getirilen içkiden morarmış yeni padişah, kaçınılmaz olarak bir çöküntüye sebep olur. İşte size kısaca özetlemeye çalıştığım çarpıcı bir "negatif seleksiyon" örneği. Negatif seleksiyon sistemi geçmişimizi kararttı, geleceğimizi de karartmaya aday!
Sayfa 364 - Doğan KitapKitabı okudu
Mustafa Kemal;ihtilali bir araç olarak görüyordu,oysaki o günlerde pek çok insan için ihtilal başlı başına bir amaçtı.
Sayfa 285Kitabı okudu
Her akşam yedi buçukta bana geliyor Sarı. Karışılıklı sigara içiyoruz. Karşısında yanan sigara değil, ben oluyorum da onun haberi yok. Sarı bir gözleri var, masmavi. Bakınca sarhoş oluyorum lan. O gece uyurken ellerimi tuttu, kalbim az daha göğüs kafesimden fırlayacaktı şerefsizim. Ama onu çok üzmüşler Sarı. Bilirsin, her Mathilda'nın pimi çeken bir Leon'u vardır.
Sayfa 51
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.