... "Anneniz,” diyordu, “Bizi böyle üzgün görmek istemezdi. Anneniz bizim her
zamanki gibi çalışkan olmamızı ve yeniden mutlu olmaya çabalamamızı isterdi.”
Evlerinin yakınındaki dereden su taşımaları gerekiyordu. Çünkü çamaşırlarını kocaman tahta leğende yıkayacaklardı. Ayrıca
ateş yakıp yemeğin pişirilmesi ve açık havada ekmek yapmaları gerekiyordu. Saman çöplerinden yaptıkları süpürgeyle evlerinin toprak zeminini süpürmeleri de gerekiyordu.
Bu uçsuz bucaksız bölgelerde birbirinden yüzlerce kilometre uzakta düzenlenen toplantılarda benden sık sık şiirlerimi okumamı da istiyorlardı. Tabii mısralarımda söylemek istediğim her şeyi anlayıp anlamadıklarını bilmiyorum. Ama bunun ne önemi var. Kültürlüler arasında bir aptal olan ben bile çok defa Hölderlin ya da Mallarmé’nin şiirlerinden bir şey anlamamışımdır. Ben de bu işçilerin, şair Neruda’ya gösterdiği saygının aynısıyla o şiirleri okumuştum.