Ben de onlardan kat kat çok sevgi ve saygı duyuyordum okula, okumaya. Ama hiçbir alanda hırsımın olmayışından, insanlarla yarışmak gibi isteklerim de yoktu. Bu yüzden pek çalışkan bir öğrenci olamadım. Dersleri ve öğretmenleri severdim, ama yine de ders çalışırken kendime çok acırdım.
Sevgi çiçek açmayan yere uğramaz, nerede çiçekli, güzel kokulu bir yer varsa oraya yerleşir.
Sayfa 35 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Sevgi çiçek açmayan yere uğramaz, nerede çiçekli, güzel kokulu bir yer varsa oraya yerleşir.
ithaf...
İthaf... O, metafor dilin kudreti idi... Her talebesine kâh bir celi! kâh da bir metafor lafızla anar, seslenirdi... Onun için ben, fakir: 'Ateşten Zeka" idim... O, talebelerini acımasızca seven bilge, Sevim İldin hoca... Birkez varlığına sevgi ateşinin okunu babası Sabri Ali atmış...:" Kızım, ne kadar çok seversen o kadar dindar olursun " demiş... O, acısız, kıyıcısız, peşin hükümsüz, sevgi ve bilgi dolu tacidar karekterli gerçek bir öğretmendi, her daim...
Sayfa 3 - Yağmur Yayınevi - 1.Baskı - Ekim 2010Kitabı okuyacak
Günseli hala unutamadı öğretmenlik yaptığı Şahinler köyünü. Ahşap köy okulu iki bölümmüş. Bir yanı ahır, bir yanı okul. Ahırın üstüne, öğretmen için bir oda yapmış köylüler. "Yazın pek yalnızlık çekmezdim geceleri, atları baglarlardı ahıra". Ama kışları kurt seslerini dinlerdim ağlayarak."
Sayfa 26
_ Aslında hepimizin hayalinde bir ev vardı. İçinde kahkahaların yükseldiği, masanın üzerinde kurabiyelerin ya da canlı çiçeklerin durduğu, bazılarımızda şömine, bazılarımızda soba, bazılarımızda kalorifer peteği önünde kahvelerin yudumlandığı, pencere önünde begonyaların, sardunyalann olduğu, mum ışığında sevgi dolu yemeklerin yendiği, ışıklı, ferah, tarçın kokulu bir ev... Hepimizin hayali buna benzer şeylerdi. Peki, ne oldu da “dört duvara” dönüştü bu evler? Sığındığımız, sarıldığımız evler ne oldu da kaçtığımız, içine girmek istemediğimiz mekânlara dönüştü? Kim yaptı bunu? Söylemek ağır ama cevabı şu: Biz... _
Reklam
1,000 öğeden 871 ile 880 arasındakiler gösteriliyor.