Ben sözünü tutmayan köyün çocuklarından biri değilim, o da fareli köyün kavalcısı değil ama böyle bir müziğin etkisinden kurtulmak imkânsız. Benim "ha demeden hayran olan" bir gönlüm var, o ise aynı şeyi anlayan iki kişiden birinin tebessümüyle bakıyor yüzüme. Bir selâm gülümseyişi bu. Az öteye, duvarın üzerine usulca ilişiyorum. Yasemen gülümsüyor. Yapraklar ağır ağır düşmeye, sarı ışıklar konakların pencerelerinden süzülmeye devam ediyor. Ezginin ayrılıklardan bahsettiğini tahmin etmek zor değil. Bu kadar hazin bir parça ancak hasretten söz edebilir ve bu kadar içli okumak için hasreti bilmiş olmak gerekir. Gözlerim yaşarıyor. Parça bittiğinde sessizce, utanarak kutuya birkaç kuruş bırakıyorum. Bu müziğin karşılığı bu olmamalı. Değil ki o da susmuyor. Ödediğim bedelin çok daha fazlasını ikram ediyor bana. Sokak çalgıcısı ile bağışçısı değil, müzisyenle dinleyicisiyiz sadece.
This text has been automatically translated from Turkish. Show Original
"On my way back home, finding my way through unfamiliar streets, I set about creating a lot of things, but without disturbing anyone, just for myself and only in my head."