ÖZGÜR KADINLAR BELGESELİ
Gemiler kalkıyor öfke rıhtımlarından
Bana mı öyle geldi, gündüz vakti yakamoz.
Şu loş sokağın gölgelerinde öpüşüyor aşk şarkıları
Sessiz sedasız kulaktan duyma dudak sesleri
Sen mi geldin? Ne gereksiz soru.
Sahiden bu sesleri kim çıkartıyor?
Gün ışıdığında daha bir beliriyor mavi gözlerinin anlamlı sözleri
Yine biçiyor bahçıvan güzelim begonvilleri, mimoza bloklarının önünde.
Kahve içiyor köşede dostlar, çocukların neşeli gürültüleri
Kitaplara dalmış gözlerim ne şanslı kimileri.
Umut arıyorum beynimin siyah gerçekliğinde
Güneşli ama bir o kadar karlı bu huzur denizinde.
Sakinlik, sessizlik ve umut dolu geleceğime dalıp dalıp
Sarkıyorum pencereden özgürlükler ülkesine.
Doğanın melodisi içimde dua gibi çırpınıyor ömrümün geri kalanına
Umut, gözyaşı ve merhamet annemin sesinde
Sevgiyi güven ve paylaşmak arasında sıkıştırmışım gelecekte bir yere
Yine nota veriyor köşedeki sokak çalgıcısı
Melodi kokan güz tanelerine
Özgür kadınlar belgeseli sokak izlemeye doyulmuyor yine bu gece
Bir eyvallah geçiyor içimden şu sahte gülüşlere
Şiir saati geldi. Yine gerçekle yüzleşecek İstanbul.
Ve ben yine acılarımla baş başa yarına gülümseyeceğim.
FACEBOOK : T.c. Fatih Cihat Köksal
İNSTAGRAM : @gokadalar_serisi
"Yapraklar ağır ağır düşmeye, sarı ışıklar konakların pencerelerinden süzülmeye devam ediyor. Ezginin ayrılıklardan bahsettiğini tahmin etmek zor değil. Bu kadar hazin bir parça ancak hasretten söz edebilir ve bu kadar içli okumak için hasreti bilmiş olmak gerekir. Gözlerim yaşarıyor. Parça bittiğinde sessizce, utanarak kutuya birkaç kuruş bırakıyorum. Bu müziğin karşılığı bu olmamalı. Değil ki o da susmuyor. Ödediğim bedelin çok daha fazlasını ikram ediyor bana. Sokak çalgıcısı ile bağışçısı değil, müzisyenle dinleyicisiyiz sadece."