Sonuç: Bir kararı asla sonucundan yola çıkarak değerlendirmeyin. Kötü bir sonuç illa kötü bir karar verildiği anlamına gelmez –ve bunun tersi de geçerlidir. Yani yanlış olduğu ortaya çıkmış bir kararla boğuşmak ya da belki tamamen tesadüf eseri başarıya götüren bir karar nedeniyle kendi sırtınızı sıvazlamak yerine, neden o şekilde karar verdiğinizi tekrar gözden geçirin. Karşınıza mantıklı ve makul sebepler mi çıkıyor? O zaman bir dahaki sefere aynı şekilde davranmanızda fayda var. Son sefer şansınız yaver gitmese bile…
Çocuğu yani oğlu Eric'i yalnız bir kez gördüm, Oxford kentinde beklenmedik konukluğunun son günleri bitiyordu ve benim ruhsal dengesizliğim son haddine varmıştı (çünkü bir yoksunluğun sonunun yaklaşması, hâlâ sürüyor olmasıyla çelişki oluşturmaz, hele yoksunluk hayli zamandır devam ediyorsa ya da insan onu -aslında gerçekten ne kadar sürdüğü pek önemli sayılmaz- kalıcıymış, hatta sınırsızmış gibi duyacak hale gelmişse; demek istediğim, yani bitmek üzere olan şeyi artık aşılmış sayacak kadar kuvvetle çelişmez, ve baskın çıkan şey herhangi bir rastlantıyla -bir talihsizlik eseri, zihinde öne alınan o sürecin tersine dönüvermesi-, o biriken acılı güncelin öylece sürüp gitmesi korkusudur: Duyulan şey ferahlama değil, bunalımın artışıdır ve gelecek, olsa olsa güvensizlik uyandırır.).
Sayfa 135Kitabı okudu
Reklam
Kitap mevzuunda memleketimizin ne hâlde olduğunu görmenizi isterim. Bunu bir cümle ile geçeyim; Profesörlerimiz kitapsızdır, şairlerimiz kitapsızdır. Yahya Kemâl'in yüzüne söylemiş ve onu kitaplık bir cehde davet etmiştim: "O nedir senin yaptığın? Radyum gibi miligram miligram tartılan keyfiyetin bile kemiyete istinadı şarttır!" Bu ona çok tesir etmişti; son zamanlarında bir hamaratlık gelmişti ona... 'Hürriyet' gazetesinde, şiirleri çıktı; ama yine kitaplık çapta değil... Ne yazık ki, bizde kitaplık çapta adam yoktur. Fransa'da bir lise mualliminin bile (orijinal) eseri vardır. Bugün Avrupa kültürüne örnek birçok adam vardır ki, ana eserlerini doktora tezleri olarak vermişlerdir.
Genelde deneyden ve sanatsal arayıştan avangard bağlamında söz edilir öncelikle. Peki, ama sanatta deney sözcüğü ne anlama gelir? Bir kere deneyelim görelim, bakalım altından ne çıkacak? Ama ya ortaya bir şey çıkmazsa? Yoksa bu, yenilgiye uğramış insanın kişisel sorunu mu? Bir sanat eseri eninde sonunda estetik ve dünya görüşü açısından kendi içinde bir bütündür, kendi yasalarına göre yaşayan ve gelişen bir organizmadır. Bir çocuğun doğumu sırasında deneyden söz edilebilir mi? Bu son derece ahlakdışı, anlamsız bir şey olmaz mıydı? Deneyden söz etmeye başlayanlar sapı samandan ayıramayanlardır? Yeni estetik yapılar karşısında kafası karışanlardır. Bu gerçekten yeni şey içinde kendi yerini bir türlü bulamayanlardır. Ortaya kendilerine özgü ölçütler koyma becerisini gösteremeyerek her şeyi önce böyle bir kavram altında toparlayıp bir kenara atmaya çalışanlardır. Kim yanlış yolda olduğunu göstermek ister ki! Bir keresinde Pablo Picasso'ya sanatsal arayışıyla ilgili soru soranlar aldıkları cevap karşısında kim bilir ne komik duruma düşmüşlerdi. Picasso hiç hoşlanmadığı soruya açık ve net bir cevap vermekte gecikmemişti: "Ben aramam, yalnızca bulurum! "
I. Yașanmamıș Hayat Ve Bir Yaşam Filozofunun Eseri (Friedrich Nietzsche)
...Nietzsche'nin fikir ve ifadelerinin Nasyonel Sosyalistler tarafından amaçlarına adapte edilmesi, yaşam zincirinin son halkalarının ele alındığını, fakat zincirin nasıl oluştuğuna bakılmadığını gösterir.
I. Yașanmamıș Hayat Ve Bir Yaşam Filozofunun Eseri (Friedrich Nietzsche)
"(...) Babası çok sert müdahale eder fakat çocuk uzun süre inadından vazgeçmez, istediği bir şey olmadığında söz dinlemez. Yine de nihayetinde isyan etmekten vazgeçer ve tek kelime etmeden ya bir köşeye çekilir ya da tuvalete kapanır; orada kendi öfkesiyle savaşır." (C. – P Janz 1978 s. 48) Biyograf için bu "hesaplaşma" ne anlama gelmiş olursa olsun, "tuvalette" bastırıp öldürdüğü duygular filozofun son eserlerinde açıkça görülür.
Reklam
Goethe, "Bir kitap okumak bir kitap yazmak kadar zordur," derken son derece haklıydı. Bir insan, verdiği kararların, yaptığı değerlendirmelerin nesnel olduğunu hiçbir zaman ileri süremez. Bir kararın en görece nesnel olma ihtimali bile yorum çeşitliliğine bağlıdır. Şayet bir sanat eseri, kitlelerin, çoğunluğun gözünde hiyerarşik bir değerlilik kazanırsa bu, genelde rastlantısal bir durumun, örneğin eserin, yorumcuları açısından şanslı olmasının bir sonucudur. Ayrıca, bir insanın estetik beğenisi de sanat eserinden çok, o insanın kendisi hakkında ipuçları verir.
Böyle ülkeler de varmış…
Ortada büyük bir arzu ve böylesine beklenti dolu bir arzuyu karşılayabilecek miktarda para olmazsa bu kadar yüce bir eseri inşa etmek mümkün olmayacağı için, inşaat şirketinin faturalarını ödeyebilmek uğruna, ülke hazinesi son kuruşuna kadar boşaltılmıştı.
Devlette Toplum Yararına Disiplin ve Partisiz Demokrasi
12 Eylül 2012 tarihinde eylemli mücadelemin ilk konusu partisiz demokrasi ve topluma hizmet konusudur. Gündemi devrimden uzak tutmak adına sokak köpekleri ile değiştirmek isteyenler beyhude çabalar içindeler. Devrimin nasıl olacağını ve devrim sonrasını tüm ulus tartışmak ve bu düşüncelere ilave edilecek yeni insanlık devrimi ile çelişki
İpe sapa gelmez sözler, tesadüf eseri karşılaşmalar, kalbinde biraz ateş olan, muhayyelesi geniş kişinin gözünde, son kesin kanıtlara dönüşür. SCHİLLER
Sayfa 319Kitabı okudu
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.