Asla boş kalmadı. Küçük azaplar onu, onda büyük ıztırapların yer alması için terkederler. Hastalık nefes aldırmaksızın onunla münasebettedir: Daima bacaklarına sürünür.
Henüz pek gençtir, "kendisine azap veren düşünceler yüzünden" uyumaz. Ümitsiz kelimeler, onun söylemeği alışkanlık edindikleridir: Şehirden muzdarip olur, yalnızlıktan ıztırap çeker, kendi ve başkaları, ona azap verir; bir gün "Petersburg ve hayatım bana pek fena, pek boş görünüyorlar" diyordu; ve bundan bir netice çıkarıyordu: "Hayatım şu dakikada devam etmese neş'e ile öleceğim".
Reklam
Dostoyevski daima mâni olunmuş bir haldedir. Sefalet ve hastalık, aşağılık av köpeği sürüsü terbiyecisi tarafından alçaklaştırılmış iki ebedî köpek gibi, bu hayatı paylaşmışlardır.
Dostoyevski'nin mektupları dehânın sefaletinin bir anıtı, ümitsizliğin uzun bir çığlığıdır. Kalbi delen mektuplardır. Zira kalbi delen ebedî sözler, ebedî bir dilenciden beklenir. Yirmisinde veya otuzunda, kırkında olduğu gibi ellisinde de bu hep aynı inleyiştir. Kıtlık içinde ağlar. Elbisesi yok, taksitini ödiyecek parayı nereden bulacağını bilemiyor "ilk romanımla borçlarımı ödemek lâzım, bu iş muvaffak olmazsa, kendimi asmam pek mümkündür" (1). (1) Dostoyevski'nin mektupları, 24 mart 1845 tarihli mektup
Iztırap bu adamın bütün çizgilerinin arkasındadır. Dostoyevski'nin yüzü, gülerse bir maskedir. Fakat adaleleri rahatlıkta iken, düşündüğü zaman, Dostoyevski'nin yüzü, içe dönük bir başka yüzün gölgede belirmiş aksidir.
Dostoyevski, ruhların gizliliğini hudutlandıran intibaların ve hislerin tahlili ile ruhların en gizli tarafına dokunur.
Reklam
94 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.