İki Yüz Yıl Önce Tuna'da Yolculuk!
Çevremizdeki dünyayı anlatan çok eski seyahat kitaplarından biri de -hiç yayımlanmamış olduğu için gizem dolu- Avusturya- Macaristan monarşisinin savaş arşivi için hazırlanmış olan 1751 tarihli bir eser. Bu güzel kitapla Tuna Nehri'nde yolculuk yapıyorsunuz. Kenarları yaldızlı kalın kitap bir sanat eseri ve kayserin isteği üzerine
Sayfa 170 - 171, 172, 172, 174 Everest Yayınları
Macar meselesine kesin şeklini vermek üzere 1683'te Kara Mustafa Paşa Thököly'nin hamisi sıfatıyla büyük bir ordu ile Viyana üzerine yürüdü ve şehri muhasara etti ( 14 Temmuz-12 Eylül).
Sayfa 46 - Kronik YayıneviKitabı okudu
Reklam
Osmanlılar Zapolya'yı Ferdinand'a karşı kuvvetle desteklediler. Ferdinand Buda'yı onun elinden almaya kalkıştı ( 1526). Osmanlı Padişahı buna Viyana'ya gidip muhasara ederek cevap verdi ( 1529)
Sayfa 35 - Kronik YayıneviKitabı okudu
Osmanlı coğrafyasında 1840 yılından itibaren yabancılara kazı izni verilmeye başlanmış, batılıların tarihi eserleri imparatorluk Toprakları dışına çıkarmasının hızlandığı döneme girilmişti. Tophane müşiri Rodosizade Ahmet Fethi Paşa sayesinde müzecilik ve tarihi eserleri koruma fikri gelişmeye başlamıştı. Ahmet Fethipaşa Viyana, Paris, Moskova elçiliklerinde bulunmuş, bu ülkelerdeki müzeleri gezmiş, Sultan Abdülmecid‘i imparatorluğu’ndabesi olması gerektiğini ikna etmiş, yenilikçiliğe karşı olanların direncine karşın 15 Şubat 1846 tarihli iradeyle aya İrini de müze çalışmalarını başlatmıştı. Fethi Paşa döneminde koleksiyonda bulunan doğu Roma Bizans dönemi ile daha eski dönemlere ait tarihi eserlerİn düzenlenmesi ile günümüzdeki arkeoloji müzeleri ile askeri müzelerin başlangıcı oluşmuştu. İlk Türk müzesi 1846 tarihinde Ayasofya Camii’nin arka tarafında bulunan ve o zaman Harbiye ambarı olarak kullanılan aya İrini Anıtı’nda kurulmuştur. bu kuruluşta önayak olan Tophane müşiri damat Ahmet fethi Paşa’dır. Bu bakımdan Ahmet Fethi Paşa, Türk Müzesi’nin kurucusu ünvanını kazanmıştır.
Kahve, Osmanlıların Viyana Kuşatmasından sonra Avrupalılar arasında yayılmıştır.
Sayfa 22 - Kabalcı YayıneviKitabı okudu
Büyük Türk Hakanı ve Türk Orduları Başkomutanı Kanuni Sultan Süleyman I. şanlı bayrağımızı, şafaklar içinde doğ- muş bir hilal gibi Viyana'larda, Tebriz'lerde, İspanya ve Hindistan'larda dolaştırarak dünyanın doğusunda, batısında şanla, şerefle dalgalandırıyordu.
Reklam
"Malumunuz, biz dünyanın en kadim milletlerinden birisiyiz ve üstelik diğer kadim milletlerin aksine, tarih sahnesine çıktığımız yerde çakılıp, kalmamış; sürekli bir hareketlilik halinde olmuşuz." İbni Haldun'un "Coğrafya kaderdir" sözünden başlarsak, biz Türklerin coğrafyası, kaderimiz olmuştur. İlk Türk izinin görüldüğü Uzak Asya'dan başlayıp, Batı'da ulaştığımız son nokta olan Viyana'ya dek, iki coğrafya arasını binlerce yıllık Türk tarihi doldurur.
1683'de Sultan IV. Mehmed Avusturya'ya büyük bir sefer düzenledi. Osmanlı ordusu Temmuz ayında Viyana'yı kuşattı. Şehir tam düşmek üzereydi ki Lehistan kralı Yan Sobessky'nin ordusu imdada yetişti ve 1 Eylül 1683'de Türk ordusu Viyana önlerinde mağlup oldu. 1684 yılında Venedik Osmanlı'yla savaşa girdi. Aynı yıl Avusturya, kısa süre sonra Avusturya'nın bir eyaleti haline gelecek olan Hırvatistan'ın büyük bir kısmını işgal etti. 1686'da bir buçuk asırdır Türk hâkimiyetinde bulunan Budapeşte Avusturya tarafından zapt edilmiş ve yeniden Macaristan şehri olmuştu. Aynı sıralarda Venedikliler Malta şövalyelerinin yardımıyla Sakız adasını ele geçirdiler.
Sayfa 55 - SELENGE YAYINLARIKitabı okudu
"Hakiki imanı elde eden kainatâ meydan okuyabilir."
Sahi bizim ninelerimiz, dedelerimiz miydi, "Gök kubbe çökse mızraklarımızla tutarız" diyecek kadar mağrur Haçlı güruhuna tokat üstüne tokat aşkedenler?.. Bizim ninelerimiz, dedelerimiz miydi Akdeniz'i bir "Türk gölü" haline döndürenler?.. Bizim ninelerimiz, dedelerimiz miydi "Dünya bir padişaha çok, iki padişahı az" diyerek Viyana kapılarını harmanlayanlar... Bizim ninelerimiz, dizelerimiz miydi, yeri geldiği zaman hem kainata hem de hayata meydan okuyanlar? Bu cesareti, bu cüreti nereden alıyorlardı? Biz de neden aynı cesaret, aynı cüret, aynı beceriklilik yok? Genlerimiz de mi bozuldu? Genlerimizi bilemeyeceğim, ama biz bozulduk: cesaretli, yürekli, atak, becerikliyken, ürkek, korkak, pısırık ve beceriksiz olduk! Çünkü ninelerimizin ve dedelerimizin cesaret kaynağından koptuk.
Sayfa 94 - Nesil YayınlarıKitabı okudu
"1683'te gerçekleşen 2. Viyana Kuşatması sonrasında Türk ordusunun ve milletinin üç kıtadan başlayan geri çekilişi 238 sene sürmüş, ancak 1921'de Sakarya'da durdurulmuştur."
Sayfa 18 - Destek YayıneviKitabı okudu
722 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.