“Her şeyi bilen ve her şeye kadir olan bir tanrı ve amacının yaratıkları tarafından anlaşılmamasına çalışan bir tanrı… iyiliklerin tanrısı olabilir mi?”
A: Demek tekrar çölüne dönmek istiyorsun? — B: Acelem yok, kendimi beklemem gerekiyor, - kendi çeşmemden suyun gün ışığına çıkması zaman alıyor ve ben genelde dayanamayacağım kadar susuzluk çekiyorum. Bu yüzden yalnızlığı tercih ediyorum, - herkesin kullandığı sarnıçlardan su içmemek için. Kalabalıklar içinde onlar gibi yaşıyor, kendim gibi düşünmüyorum;bir süre sonra bana sanki beni kendimden sürmek, ruhum benden çalınmak isteniyormuş gibi geliyor — o zaman herkese kırılıyor, herkesten korkuyorum. Çöle, tekrar iyileşmek için ihtiyaç duyuyorum.
A: Farkına var! Evet! Ama hep insan olarak! Nasıl? Hep aynı komedinin karşısında oturup, aynı komedide oynayarak mı? Nesnelere hiçbir zaman bu gözlerden başka gözlerle bakmamak mı? Organları bilgi için daha uygun kim bilir nice canlı türü vardır! Onların bilgilerinin sonucunda insanlık neyi fark etmiş olacak? — Organlarını! Belki de bu şu de mek: bilginin olanaksızlığı! Perişanlık ve iğrençlik! — B: Bu kötü bir nöbet, -aklın nöbeti! Ama yarın yine anlamanın tam orta sında ve bu nedenle de yine akılsızlığın ortasında olacaksın, bunun anlamı: insani zevkler. Denize gidelim!