Oyun diye oynadıkları, yaşamın belki de en acı gerçeğiydi.
Reklam
Taşıtlarda Tekerleğin Kullanılması
MÖ 3300-3000 ilk taşıt tekerleği sert odundan yapılarak dingille bağlandı. MÖ 3000 Metal şeritler ve çivilerle desteklenen sert kasnaklar, tekerlekleri daha dayanıklı hale getirdi. MÖ 2600 Daha ince ve hafif kalaslar yük arabalannı, yavaşlatıp hantallaştıran sert tahta tekerleklerin yerini aldı. MÖ 1600 Mısırlılar parmaklıklı tekerleği icat etti. MÖ 800-600 Keltler ön dingilleri bir milin üzerinde döndürdüler, bu da taşıtın manevra kapasitesini artırdı. 1400-1500 ilk dış lastik -demir bantlar- tekerlek jantını takviye etti. 1820'ler Metal tekerlek göbeğinin icadı ağır buharlı taşıtlann tekerlek parmaklığını kırmadan yol almalannı sağladı. 1846 Robert Wılliam Thomsen hava basınçlı dış lastiğin -şişkin lastik kayış- patentini aldı. 1967 Çelikten daha hafif olan ve frenlerden çıkan ısıyı daha etkin dağıtan alaşım tekerlekler icat edildi.
"Ümeyye’nin Kur’an’la çakışan genel düşünceleri hakkında somut bazı örnekler vermeye geçelim. Ümeyye genelde inanç konularını, gök, yer, güneş, ay, melekler, geçmiş peygamberler (din ağzıyla), kıyamet, cennet-cehennem, Allah’ın varlığı ve tek olduğu, içki yasağı, bugünkü İslam’da tutulduğu gibi oruç tutma, Kâbe yıkımına gelen Yemen kralı Ebrehe ve ordusunu yok eden Ebabil kuşları hikâyesini, Nuh tufanı, Hz. Musa-Firavun konularını, Davud peygamberle ilgili bilgileri, Eshab-ı Kehf ve köpekleriyle ilgili mitolojiyi, Adem-Havva ile ilgili Tevrat’ta anlatılan efsaneyi, Zülkarneyn, Hz. Süleyman, Belkıs ve Hüdhüd kuşu hikâyelerini, cinlerle konuşma, Ad kavmi, Hz. İsa ve annesi Meryem olayı gibi K ur’an’da anlatılan bu ve bunlara benzer konuları çok daha önce kendi şiirlerinde işlemiştir. Kur’an’da işlendiği gibi o da şiirlerinde Arapça olmayan yabancı kelimeler kullanırdı. Ümeyye cin konularına da önem verirdi."
Sayfa 96 - Berfin YayınlarıKitabı okudu
Kasım Ayı’nın ortaları. Yorgun kış güneşi, parçalı bulutların arasında bir görünüp bir yitiyor. Hava serin…
Cemil Kavukçu / DönüşKitabı okudu
Yataktan zihin ve yürek yorgunluğuyla kalkmak yaşama katılma isteğini köreltiyordu. Kaçınılmaz bir biçimde yalnızlaşmıştı, ama buna karşılık, gündelik karmaşanın uğultusundan sıyrılıp öyle bir dinginliğe kavuşmuştu ki sonunda içine yeniden, sessiz dünyanın bir parçası olduğu eski zamanların ruhu dolmuştu. Tümüyle ümidini yitirerek her şeyin, herkesin uzağına çekildiğinde taze bir hava sarıp sarmalamıştı onu. Artık uykularında, gündüzden yansıyan görüntülere çocuk aklıyla bakıp bütün bunları gözlerim kapalıyken görebildiğime göre, kafamın içinde ışık olmalı, güneş ışığı insanın beynine işliyor demek ki, diye düşünüyordu.
Reklam
565 öğeden 211 ile 220 arasındakiler gösteriliyor.