Dış yaprak ile iç yaprak arasındaki mesafe, ben daha fazla geliştiği zaman, ona kendini anlatmama, iletişim kurmama olanağını bırakır (Winnicott). Bir beni olmak, kendi üzerine katlanabilmektir. Eğer dış yaprak çocuğun derisine fazla yapışırsa (bkz. Yunan mitolojisindeki zehirli tunik teması), çocuğun beni gelişmesi içinde tıkanır, çevredeki benlerden biri tarafından kuşatılır; bu, Searles (1965) tarafından ortaya konduğu gibi, ötekini deli etme tekniklerinden biridir. Eğer dış yaprak fazla gevşekse, bende istikrar eksikliği olur. İç yaprak düz, sürekli ve kapalı bir zar oluşturma eğilimi gösterirken, dış yaprak delikli bir ağ yapısına sahiptir (bkz. Freud'a göre, ileride, s. 1 1 6'da açıklayacağım temas engelleri "eleği"). Zar patolojilerinden biri, yapıların bir tersine dönüşüne dayanır: Çevre tarafından önerilen/dayatılan dış yaprak katı, dirençli, etrafına çit ören bir hale gelir (ikinci kas derisi); delikli, gözenekli olan ise iç yapraktır (kevgir deri-ben).
bilindiklere 'bakabilmek'...
Kronolojik önceliği elinde bulundurmadığını varsaysak bile, en azından üç nedenle, deri bütün diğer duyular karşısında yapısal bir üstünlüğe sahiptir. Tüm bedeni kaplayan tek duyudur. Bizzat kendisi de, fiziksel yakınlığın ruhsal yakınlığı beraberinde getirdiği birbirinden ayrı birçok duyuyu (sıcaklık, acı, temas, basınç ... ) içinde barındırır. Nihayet, Freud'un 1923'te üstü örtülü biçimde işaret ettiği gibi, dokunma, beş dış duyu içinde dönüşlü bir yapıya sahip olan tek duyudur: Parmağıyla bedeninin kısımlarına dokunan çocuk, birbirini tamamlayan ikiduyumun, hem bir parça dokunan deri olma hem de bir parça dokunulan deri olma duyumlarının deneyimini aynı zamanda yaşar. Öteki duyusal dönüşlülükler ve sonra da düşüncenin dönüşlülüğü, dokunsal dönüşlülük modeli üzerine kurulur.
Reklam
Bütün duyular için "temas"tan söz eden gündelik dilin de gösterdiği gibi (telefonda, görülmeyen ama uzaktan sesi işitilen biriyle temas kurulur; görülen ama dokunulmayan biriyle pekala temas kurulur), deri, çeşitli duyusal verilerin kendiliğinden eklendiği temel göndergedir.
“Kader daima, dışarıdan ruha temas etmeden çok önce zihinde ve bedende hüküm sürmeye başlar.”
Telafisi en güç şey dikkatsizlik sonucu kırılan kalplerdir. İş işten geçtiğinde bütün mazeretler tedavülden kalkar, kıran da kırılan da piç gibi ortada kalır.
Sayfa 139Kitabı okudu
Deri-benin kırılganlığı nedeniyle, hastalık taklidi yapanlar bir terk edilme kaygısı ile (eğer bağlılık nesnesiyle yakın temas içinde değillerse) bir zulmedilme kaygısı arasında (nesnenin çok fazla yakınındaysalar) salınırlar.
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.