Her insanın bir yere ihtiyacı var diyordum kendi kendime ve yer bile yalnızlığı savuşturmak için kör bir asa diyor, derken de, kör asa niyetine kullanılan ya da kullanılabilecek olan ne varsa şu yalan dünyada ve daha neler olacaksa, içimden tek tek saymaya çalışıyordum.
İnsanı sonsuzluğa götürüp getiren bitimsiz sandığımız ve pekala aldandığımız bazı sevinçleri düşünüyordum sözgelimi, budalaca hareketlerden doğan sabun köpüğü neşeleri, rastlantılardan yontmaya alıştığımız gülünesi mutlulukları, yokluğundan yola çıkarak abarta abarta neredeyse kutsallaştırdığımız kof doyumları ve daha birçok akla gelmedik şeyi ve şeyleri kimi zaman aydınlatıp kimi zaman karartan öteki şeyleri düşünüp, bütün bunların kör bir asa sallayışından başka hiçbir anlama gelemeyeceğini kendi kendime bir kere daha tekrarlıyordum.
Oturmasına oturdum ya, pek tat bulamadım orada, şöyle gönlümü oyalayıp bana hayatın ağırlığını unutturabilecek kafa dengi bir lâfazan göremedim ve kalkıp tekrar yollara düştüm.
"Bir insan her zaman bir hikaye anlatıcısıdır; kendi hikayeleriyle ve başkalarının hikayeleri ile çevrili yaşar; başına gelen her şeyi onlar aracılığla görür ve hayatını anlatıyormuş gibi yaşamaya çalışır." Jean-Paul Sartre