“Umut, nefes nefese koşarken bir sokağın köşesinde, arkadan yetişen bir kurşunla vurulmaktı elbette.”
Ölmek
Üzüntü Sina'sının en yüksek tepesine yükselerek, Oradan, Oradan düşmek, ölmek istiyorum Hayal kırıklığının acıyı tanıyan boşluğuna... Kanlı bir gömlek Gibi güneşin şalını arkamdan Alıp sürükleyerek, Ne zaman ki varlığın cıvıltılarını suskunluk kaplar Ve gün şatafatla sona erer, Sular ufuklara alev halinde sürüklenir, Yokluk kollarını umutsuz bedene açar, Bir derin sesle “Haydi!” der uçurum, O zaman Üzüntü Sina'sının en yüksek tepesine yükselerek, Oradan, - Kalbin umut çığlığını dinlemeden Hayal kınklığının boşluğuna düşmek isterim.
Reklam
Ondan ötesini bilmiyorum.
Onun bütün sırlarını öğrenmek istiyorum: bana "Seni seviyorum," demesini isterdim, eğer bu çılgın umut gerçekleşmeyecekse... isteyecek başka neyim var? Ne istediğimi biliyor muyum? Kendimi kaybetmiş gibiyim; tek istediğim sonsuza dek, daima, bütün ömrümce onun yanında olmak, onun ışığıyla, onun halesiyle aydınlanmak. Ondan ötesini bilmiyorum? Ondan kaçabilir miyim hiç?
bundan sonra korkmayacak ve umut edecek, yalnızlık yerine dostluk arayacak, kaçınılmaz ölüme değil, vaat edilen hayata bakacaktı.
Bir mucize diliyor.Ama bir faydası yok. Bu aydınlık gecede hiçbir umut ışığı yok. Bu aydınlığın altinda içi kapkara, dilsiz, korkmuş ve kırgın. Bir firsatı yok, bir çaresi yok, bir yolu yok.
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.