Ne yaparsın ,böyledir çilesi aşkın , Taş gibi oturmuş bağrıma acılarım. Benimkine katılınca senin de üzüntülerin Büsbütün artıyor derdim,kararıyor gönlüm. İç çekişlerin buğusuyla yükselen bir dumandır sevgi Duman dağılınca tutuşan bir ateş olur aşıkların gözlerinde Kader mi bir kez aşıkların gözyaşlarıyla beslenen bir deniz oluverir
Ne yaparsın, böyledir çilesi aşkın, Taş gibi oturmuş bağrıma acılarım. Benimkine katılınca senin de üzüntülerin Büsbütün artıyor derdim, kararıyor gönlüm. İç çekişlerin buğusuyla yükselen bir dumandır sevgi Duman dağılınca tutuşan hir ateş olur âşıkların gözlerinde Keder indi mi bir kez âşıkların gözyaşlarıyla beslenen bir deniz oluverir Başka ne olabilir? En akıllıca çılgınlık, Soluk kesen bir zehir ve bir panzehir ölümden kurtaran.
Reklam
"Ortak Lisan'da şöyle söylenir, dedi Aragorn, "tercüme edebildiğim kadarıyla." Nerede şimdi at, nerede süvari? Nerede çalan borular? Nerede zırh ve miğfer, nerede uçuşan saçlar? Nerede harpın teline dokunan el, nerede yanan kızıl ateş?, Nerede bahar, nerede hasat, nerede uzayıp giden başaklar? "Gelip geçti hepsi, dağdaki yağmur, kırdaki yel gibi;" Batı 'da günler tepelerin gerisindeki gölgeler içinde kaybolup gitti. Kim toplayacak şimdi yanan kuru ağacın dumanını? Kim görecek Deniz'den dönüp gelen, akan yılları? "Böyle söylemiş unutulmuş bir şair yıllar önce Rohan'da. Kuzey' den çıkıp gelen Genç Eorl'un ne kadar uzun boylu ve zarif olduğunu hatırlamış; bütün atların atası olan küheylanı Felaröf un ayaklarında kanatlar varmış, insanlar akşamlan böyle söylerler şarkılarında hala." Bu sözlerle yolcular sessiz höyükleri geçtiler. Tepelerin yeşil sırtlarına doğru döne döne yükselen yolu izleyerek sonunda rüzgarların yaladığı büyük surlara ve Edoras'ın kapısına vardılar.
Deniz, 6 Temmuz 1966 Çarşamba günü üniversite sınavına girdi. Sonuçlar açıklandığında iki fakülteyi kazandığını öğrendi: Biri fen, diğeri hukuk fakültesi... İki yolun kapısını da açmıştı. Fen Fakültesi'ne girse hayat onu başka bir yöne sürükleyecekti; belki de o, Fen Fakültesi'ni başka bir yer haline getirecekti. Cemil Bey, "deli oğlu"nu biliyor, giderek alevlenen politik iklimde, Hukuk Fakültesi gibi eylemlerin odağında bir okulun, onu hepten ateşleyeceğini görebiliyordu. O yüzden hukuk yerine feni seçmesini istedi. Deniz babasını kırmak istemedi, kabul etti. Fen Fakültesi'ne müracaat etti. Ama içine sinmedi. Sokağın çağrısı, babasının kaygısına üstün geldi. Ve gidip hukuka kaydını yaptırdı. Liseden beri yükselen dalgaları orada patlayacaktı.
Asur krallarından Tiglat Pileser Zagros seferine yõnelirken: "Ülke güzel ve geçişi zordu. Tunç kazmalarımla kendi­me yol açtım" diyecekti. Sümerler Yukarı Mezopotamya'yı "Çayırlar Ülkesi" olarak adlandırmışlardi. Kutsal kitap Eski Ahit'in "Aden" (Cennet) olarak tanımladığı dört nehrin kaynak başları da Yukarı Mezopotamya'daydı ve bir çökme sonucu oluşan Van Gölü, aynı zamanda gittikçe yükselen Kuzey Zagroslar'a olaganüstü bir güzel­lik kazandırmıştı. Artık bölgenin kadim yerlileri olan Hurri kökenli boyların da Asurilerin tanımıyla bir de "yukarı deniz"leri vardı.
İç çekişlerin buğusuyla yükselen bir dumandır sevgi Duman dağılınca, tutuşan bir ateş olur aşıkların gözlerinde Keder indi mi bir kez aşıkların gözyaşlarıyla beslenen bir deniz oluverir.
Reklam
İç çekişlerin buğusuyla yükselen bir dumandır sevgi Duman dağılınca tutuşan bir ateş olur âşıkların gözlerinde Keder indi mi bir kez âşıkların gözyaşlarıyla beslenen bir deniz oluverir Başka ne olabilir? En akıllıca çılgınlık, Soluk kesen bir zehir ve bir panzehir ölümden kurtaran.
İç çekişlerin buğusuyla yükselen bir dumandır sevgi Duman dağılınca tutuşan bir ateş olur aşıkların gözlerinde Keder indi mi mi bir kez aşıkların gözyaşlarıyla beslenen bir deniz oluverir
Keşke yeniden doğmak gibi bir şeylere inansam Biri önümdeki şu bira bardağını yenilese Ben söylemeden, çağırmadan Bacalardan yükselen duman Bir deniz köpüğüne dönüşse... Değişsin diyorum, her şey değişsin Hiçbir şey kalmasın ayakları üstünde
Sayfa 440 - Kırmızı Kedi YayıneviKitabı okudu
Ne kadar da sığındı ellerim sözcüklere Abartmamalıyım, önce bir yağmur yağar Ardından sular gider toprağından şiirin Sadece ikimizin bildiği bir masalı Anlatmamalıyım, kan yazar, kalpler okur Devlere kim inanır, kim bakar karanlığa Artık söylemeyeceğim lâcivert sevdiğimi Lâcivert özlediğimi çocuksu gözlerini Ta içimden yükselen çığlıkları kim dinler Kim anlar bu benzersiz gönlümün kaderini Yol biter; yolcu gider; sonrasında yanlızlık Saati kırılır bir gün ölümün Ben bir pusulayım yollarını kaybeden Şiirin o yiğit atlılarına Ne yana dönsem hüzün Söylemeye gerek yok, acze düştüyse hayal Yerinde kalmalı sahilde özlem Hangi dalga anladı ki denizi Hangi deniz gördü derinliği
Sayfa 52
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.