"Gül Yetiştiren Adam'dı o. Hastalar ve Işıklar ile Denize Açılan Kapı'da, Toz ve Hışırtı içindeki Kör Pencereler'den bakıp Kuyu'ya düştüğü zamanlarda bile Ansızın Yola Çıkmak dürtüsüyle Çözülme gösterip Çarpılmışlar'a dönenlere inat Çok Sesli Bir Ölüm'ü seslendirdi. Müslümanca Düşünme Üzerine Denemeler ve teşebbüslerde bulundu defalarca. Yine Müslümanca Yaşamak üstüne fikirler üretti durdu. Kafa Karıştıran Kelimeler'den müteşekkil Yaşadığımız Günler'e inat Ben ve Hayat ve Ölüm sac ayağında İpin Ucu'na sıkı, sımsıkı tutundu. Acemi Yolcu ile Eşikte Duran İnsan için Yeniden İnanmak temalı Yüzler'ce İmge Gerçeklik ortaya koydu. Yeni Dünya Düzeninin Sefaletini bahane ederek Aşkın Diyalektiği'ne akıl sır erdiremeyen kalbi karışıklar için İki Dünya Arasında haklı ve geçerli Düşünsel Duruş sergiledi. Kimi Çapraz İlişkiler kimi Kent İlişkileri fırsat bilip Ruhun Malzemeleri'ni yadsıyan dahası Yumurtayı Hangi Ucundan Kırmalı sorusuyla Köpekçe Düşünceler devşirenler için Red Yazıları kaleme aldı. Tüm bu çabaları onu bir Bir Gülistan Mimarı olarak adlandırmamızı zorunlu kıldı..."
Sevmeyi yalnızca sevmek sana ey kendine ceza kalp . Beden iyi zamanları hatırlar insan? İnanmak ister yeniden boyun eğdirdiğine. Aşk ötekinde hayata dönmüşken .
Reklam
Buraya nasıl geldi bu insan? Bu orman karanlığına, bu ürkütücü, yolsuz, izsiz yere? Baştan beri burada değildi. Yanlış bir sese uydu, yanlış bir çağrıya kapıldı. Yeryüzünün cenneti olan bir yerde yaşarken, o cennetin sınırlarını zorlamak istedi. Ne ki bunu yaparken kendi cennetini yadsıdığını ayırt edemedi.
Toplu Alıntı
Her şeyin bittiği, umudum da, aşkın da tükendiği düşünülen zamanlarda, yardım çığlıklarına cevap gibi yeni bir söz yetişir. Allah'ın rahmet ve merhametidir bu yeni söz. Rahmani. "büyür kulum" demesinin bir yolu. Sinemanın, hakikatle temas ettiği yer, bu yitirilmiş zamanı yeniden edinmekteki kabiliyetidir. Maddi uygarlık, özne
Teklik, bütünsellik
«Samadhi nin duruluğuna erişmiş olan birisi, her şeyi delip geçebilen bir aydınlanışa sahip olur. Böylece o, evrenin mutlak tekliğinin hemen farkına varacaktır» Günlük hayat çerçevesinde nesnelerin bütünselliğini ne yazık ki algılayamayız. Aksine, algıladığımız dünyayı birbirinden ayrı nesne ve fenomenlere ayrıştırırız. Fakat bu ayrıştırma ya da sınıflandırma, bir yandan çok faydalı ve gereklidir, çünkü ancak bu biçimde içinde yaşadığımız makro dünya ile başarılı bir uyum kurabilmekteyiz. Fakat öte yandan böyle bir sınıflandırmanın aslında doğanın temel özelliklerinden olmadığını da idrak etmemiz gerekir. Ayrıştırma ve sınıflandırma zihnimizin bir soyutlamasından başka bir şey değildir. Yani birbirinden ayrı ve bağımsız «nesne» ve «fenomenler»den oluşan evrensel bir gerçeklik tasarımına inanmak yalnızca bir hayalden ibarettir. Hindu'lar ve Buddhist'ler bu hayalin, aslında «avidya»ya dayandığını söylerler. Bu da, «maya»nın büyüsü altında bulunan bir aklın cehaletini gösterir. Mistik Doğu geleneklerin ana amacı, aklın meditasyon yardımı ile yeniden ayarlanması, yani sakinleştirilmesi ve toparlanmasıdır. Meditasyon un Sanskritçe'deki ifadelenişi (yani, samadhi) sözlük anlamı ile, «aklî denge» demektir. Bu ise, evrenin temel bütünselliliğini tecrübe edecek aklın sakin ve dengelenmiş durumunu ifade eder.
Geçmişi yeniden canlandırmaya çalışırken, bütün bunların gerçekten de olup bittiğine inanmak bana bile zor geliyor. Öylesine canavarlıklarla doluydu ki o hayat,bunların büyük bölümünü hiç olmamış varsaymak ya da üstüne bir perde çekmek isterdim.
Reklam
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.