Mahkemeleri, polisleri, toplumu, çevresindeki herkesi kandırabilirdi. Ama yaralı bir vicdan asla yanlış bir karar vermeyecek gerçek bir yargıçtı.
Ve yargıç kararını vermişti
Boşuna değil bu telaşlı sessizlik
Bu gök çatlaması gece vakti
Ve haykırışlarımız
Biliyorum yine sizlerden uzak
Yine yaralı bir kuştur kimliğimiz
Bakarız bulutların taa üstünden
Yerin taa derinliklerine...
Sonsuza dek deşilen bir yaraya acınmam söz konusu değil. Bu yarayı taşıyanlar, onun varlığını bile duyumsamıyorlar. Burada yaralı olan, zarar gören insan değil, insanlık sanki. Acıma duygusunun varlığına hiç inanmıyorum. Beni üzen, bahçıvanın görünüşü değil. Beni üzen, insanın eninde sonunda, tıpkı tembellik gibi içine yerleştiği bu yoksulluk değil. Doğulu kuşaklar, çamurda yaşıyor ve bundan hoşlanıyorlar. Beni üzen acılar, halka dağıtılan çorbalarla giderilmez. Beni üzen şey, ne bu çökkünlükler, ne bu kamburlar, ne de bu çirkinlik.