her şey çok yavandı o gün. böyle bir duygu benim için çok tehlikeliydi. çünkü biliyordum ki , yağı, kanı, tuzu, biberi çekilmiş bu tatsız düşüncenin hemen ardından, kanlı-canlı feryatlar zihnime üşüşecek ve ben kuşkularımı, korkularımı kusacak, durmadan konuşmaya, yakınmaya, kendimi suçlamaya, kanamaya başlayacaktım. bu olumsuz durumun önüne geçmek için yapmam gereken tek şey vardı; o da yerimden kalkmak, boşalan bardağıma bira doldurtmak, hatta içine bir duble de votka ilave ettirmekti.
bence, kanayan ruhlar için en etkili ilaç ölümdür; o, her şeyi kökünden çözer, hem de sizi serotonin ve dopamin konularında konferanslar veren, ha bire anti-depresanlar öneren doktorlardan kurtarır.
"Keşke aslında öyle olmadığını sana anlatmanın bir yolunu bulabilseydim. Niye geri dönemediğimi de anlatamam mesela...Burada tek başıma kalmam lazımdı. Bazı şeylerle başa çıkabilmek için. Kötü şeylerle, acı dolu şeylerle. İşe yaradı mı dersen, başta hayır. Şimdi biraz daha iyiyim. Evet, öyle denebilir herhalde. Biraz daha iyiyim. Kabuslar hiç geçmiyor. Fakat en fenası nedir biliyor musun? Durup dururken, geçmişe ait son derece sıradan bir görüntü aklına geliveriyor...