“Neredeydin? Beni nasıl, nasıl bırakabildin? Söyle, halen benim olduğunu söyle, beni hala sevdiğini söyle. Söyle, hepsinin senin dudaklarından dökülmesini istiyorum,” dedim ve onu tutkuyla öptüm”
Bu filmle ilgili kadroyu kurarken iki bar fedaisi gerekmişti. Erol ve Şükrü adında iki delikanlı getirdiler. Sultan Hamamı civarında sırt hamallığı yapıyormuş bunlar. Kapı gibi yağız iki Anadolu delikanlısı. Işte Erol Taş onlardan biriydi. "Olur mu bunlar?" dediler. "Olur, olur" dedik. Gerçekten de Erol Taş harika bir iş çıkardı o filmde. Daha sonra Türk Sinemasının en önemli karakter oyuncularından biri oldu.
Ve film bitti.. Vedaya gittik film bitti diye... Eskiden usul erkân vardı. Film bitti diye veda edilirdi. Herkes birbirine sarılır, başarının mutluluğunu paylaşırdı.
Ben taksim sinemasında dört defa filmi izlemeye gittiğimi hatırlıyorum. Jenerikte adımı görünce ne büyük keyif aldığımı anlatamam. Her keresinde Reji Asistanı Türker Insanoğlu yazısını gördükçe gururlanıyordum.
"Çocuğumun doğduğu ilk gün hastanede bana bir telefon geldi. Yılmaz Ekmekçi aradı, "Arka Sokaklar diye bir dizimiz var ne dersin?" dedi. Çocuğum kısmetiyle beraber geldi dedim. Çocuğumla Arka Sokaklar aynı yaştalar. Her ikisi de bu yıl 15 yaşında."
"Bizim karımla nikah şahidimizdir. Iki oğlum var onların da nikah şahididir. Şimdi ben "Ayağını sıkı baş Türker bey" diyorum, torunlarımın da nikah şahidi olacaksın..."