Antik Yunan ile Ortaçağ Felsefesi arasındaki fark
Yunan' da insa­nın temel probleminin bu dünyada ve kent devleti sınırları içinde mutluluğa erişmek olduğu kabul edilmiştir; Yunan' da, insanın bu problemi çözebilecek güce sahip olduğuna ve kendi çabasıyla iyi ve mutlu bir hayata ulaşabileceğine inanılmışken, ortaçağda problem­ler, yeryüzündeki hayattan ziyade, bu dünyadan sonraki hayatla ilgili olan problemlerdir. Ortaçağda insan, doğal ve akli bir varlık değil, öncelikle Tanrı tarafından yaratılmış, fakat ilahi özünden ayrı düşmüş bir varlıktır. Bu insan için, bir tarafta aş­kın, yaratıcı Tanrı; diğer tarafta ise kendisini Tanrı' dan her geçen gün biraz daha uzaklaştıracak, özüne yabancı bir varlık alanı bu­lunmaktadır. Bundan dolayı, ortaçağ felsefesi için problem, teorik ya da bilimsel olmayıp, özde veya tümüyle pratik bir problemdir: Yaratıcısına bozulmamış, maddenin kiriyle pislenmemiş olarak nasıl dönülebileceği problemi.
Sayfa 24 - SAY YayınlarıKitabı okuyor
Bir Batı felsefesi tarihi yazılırken, Yunan geleneğinin büyük şahsiyetlerini zikrederek başlanır, Ortaçağ geleneğinden Aquinolu Aziz Thomas ve Aziz Augustinus gibi birkaç isim, ardından modern döneme varılır, analitik gelenekle birlikte, Kant ve Hegel gibi filozoflar sayılır. Ardından, Batı dininin bir tarihi yazılsa Musa ile başlanır, İsa ve Martin Luther, Kierkegaard ve bir miktar din düşünürü ile sürer.
Sayfa 747 - pdfKitabı okudu
Reklam
-Ortaçağ Latin felsefesi Yunan ve Roma düşüncesine olduğu kadar muhtemelen Arap ve Yahudi düşüncesine de borçludur. Aslında, on üçüncü yüzyıla dek Batı felsefesinde görülen ilerlemeler, Doğu'dan gelen malzeme, tema ve doktrinleri benimseyip özümsemenin ritmini taşır.
Sayfa 20
Ortaçağ
529 yılı benediktin tarikatı da kurulmuştu. İlk büyük rahip tarikatıydı bu. Yani 529 tarihi bir bakıma Hristiyan kilisesinin yunan felsefesi üzerine bir örtü çekmesini simgeler. Bundan böyle eğitim, düşünme ve mistiklerin derinleşme faaliyetleri kilisenin tekeline geçecekti.
Sayfa 193Kitabı okudu
S.12
Bu kitabın amacı, İlkçağ felsefesinin temsil ettiği tarihi ve ahlaki olguyu genel ve ortak çizgileriyle betimlemeye çalışmaktır. Okurun aklına, konuyu neden artık çok gerilerde kalmış İlkçağ felsefesiyle sınırlıyoruz diye bir soru gelebilir. Buna verebileceğim birden fazla yanıt vardır. Öncelikle, ilkçağ felsefesi benim belli bir uzmanlık kazandığımı umduğum bir alandır. İkincisi, Aristoteles'in de dediği gibi, şeyleri anlayabilmek için onları gelişmekteyken görmeli ve doğdukları andan itibaren ele almalıyız. Bugün "felsefe"den söz edebilmemizin nedeni, Yunanlılar'ın "Bilgelik Sevdası" anlamına gelen philosophia kavramını yaratmış olmaları ve bu Yunan philosophia geleneğinin Ortaçağ'a ve ardından Modern Zamanlara aktarılmış olmasıdır. Dolayısıyla felsefe olgusunu kaynağından ele almalı ve bunun geçmişte ortaya çıkarak günümüze kadar evrimleşen tarihi bir olgu olduğunun bilincini taşımalıyız.
Sayfa 12 - Dost kitabeviKitabı okudu
_Kendine gülmeyen ustaya şaşarım. Güler geçerim ona işte. Öz evimde yaşarım. Benzemem hiç kimseye. _İnsanın kendine gülebilmesi; şimdiye değin, en iyiler gerçek anlamından yoksun kaldı bunun; en yetenekliler ise bu konuda bir deha göstermediler. Belki de kahkaha, bilgelikle birleşecek, geriye yalnızca "şen bilim" kalacaktır. Şu anda
Reklam
119 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.