Sonra her şeyi unuttu, kendisine yapılan bütün kötülüklere hatta dünyanın kendisini bıraktığı yalnızlığa bile aldırmadı.
O gün Michaud, detayları dinleyenleri ürperten korkunç bir cinayet vakası anlatmış ve başını sallayarak şöyle demişti:
"Daha da bilmediğimiz şeyler var... Gizli kalan cinayetler, adaletten kaçmayı başaran katiller var!"
Şaşkınlığını gizleyemeyen Grivet:
"Nasıl yani? Cinayet işleyip yakalanamayan, sokaklarda bu şekilde dolaşan namussuzlar mı var?" diye sordu.
Olivier, Grivet'ye gülümsedi ve küçümseyen ses tonuyla:
"Azizim, onların yakalanamamasının sebebi katil olduklarının bilinmemesi!" dedi.
Bu akıl yürütme Grivet'yi ikna etmemişti. Yardımına Camille yetişti.
"Ben de Mösyö Grivet ile aynı fikirdeyim," dedi budalaca bir ehemmiyet göstererek. "Polisin iyi organize olduğuna, kaldırımda yürürken asla bir katile çarpmayacağıma inanmak isterim."
Olivier bu sözlerden kendine pay çıkardı. "Polis elbette iyi organize olmuştur," diye karşı çıktı incinmiş bir sesle. "Ama imkânsızı da başaramayız en nihayetinde. Öyle alçaklar var ki adam öldürmeyi şeytanın okulunda öğrenmişler; Tanrı'dan bile kaçmayı başarır onlar... Değil mi baba?"
Sayfa 60
Madenin tükettiği, işletmenin iliğine
kemiğine dek sömürdüğü, yüz yıllık didinmeden sonra hali aç ve çıplak yaşayan bu aileyi gözler önüne seriyordu; sonra
onların karşısına göbeklerinden ter yerine para fışkıran yönetim kurulundaki ensesi kalınları, yüz yıldır hiçbir iş yapmadan sırtüstü yatan, bu zavallıların emekleriyle keyfeden, hanım
Sayfa 302Kitabı okuyor
Bir aydır çektikleri acı boşa mı gidecekti yani? Başlarını öne eğip madene dönecekler ve o ardı arkası kesilmeyen yoksulluk yeniden mi başlayacaktı? İşçiyi açlıktan öldüren sermayenin tiranlığını yıkmaya çalışırken ölmek daha iyi değil miydi?
Sayfa 295Kitabı okuyor
Yeryüzündeki insanlardan biri işte böyle taş toprak üzerinde, ama bütün benliğiyle kendisine teslim olsa, her şeye yeniden başlayabilir, her şeyi göze alabilirdi.
Sayfa 292Kitabı okuyor
"İçi yeniden hassas duygularla doldu; sevmek! Sevmek! Herşey bu kelimenin içli yapısında toplanıyordu hatta onur, hatta gurur bile.."
