"Kuma oturup suya bakardı, her şeye zor inanılırdı suya bakınca, Çin diye bir ülke olduğuna ya da ABD'ye ve Vietnam'a, bir zamanlar çocuk olduğuna, hayır, buna inanmak zor değildi, onu unutamazdı. Bir de erkeklik çağını: çalıştığı işler ve kadınlar, sonra kadınsızlık, şimdi de işsizlik. Altımışında bir berduş. Bitmiş. Bir hiç. Bir dolar yirmi sent nakit vardı cebinde. Bir haftalık kirasını ödemişti bir de. Okyanus... kadınları düşündü yine. Bir kaçı iyi davranmıştı ona. Diğerleri kurnaz, gürültücü, biraz deli ve çok zor kadınlar olmuşlardı. Odalar ve yataklar ve evler ve Noeller ve işler ve şarkılar ve hastaneler ve donukluk, donuk günler ve geceler ve anlam eksikliği ve fırsat eksikliği. Ve şimdi, altmış yılın karşılığı: bir dolar yirmi sent."
Sayfa 32
“Yaşamın tadını çıkarın; canını değil...''
Reklam
ne eski bir tango melodisi, ne de siyah önlüklü bir mektepli kız resmi, hayır beni on sekiz yıl evvelki o tatlı hatıraları alemine atan, gazetede götürdüğüm iki satırlık, kupkuru, alalade bir kiralık ilanı oldu. o anda pendik sahilleri birden gözümde canlanıverdi. o köşk...o köşkün bizim bahçeye bakan penceresi...ve o pencereden mahinur...sarı
"Üniversiteli delikanli kolejli kıza bir voleybol maçında rastladı.Okul salonundaydı maç Tribünsüz,minik bir salon.. Seyircilerle, oyuncular arasında, sahanın çizgisi vardı sadece.. O kadar yakındılar..Delikanlı, bu tatlı, bu güzel, bu dünyalar şirini kızı ilk defa göruyordu takımda.. Hoşlandıgını, fena halde hoşlandıgını hissetti. Az sonra
'Bazen hayatta zor zamanlar geçirmemiz gerekir.'dedi 'Ama bunlar bir sınavdan ibarettir;güçlü kalmayı başarırsak,en sonunda ödüllendiriliriz'
Geleceğin anahtarı zamanlar katilim. Su gibi akıp geçiyor, sen anlamıyorsun. Sabır lazım diyor şarkılar. Şarkılara sığınıyorsun. Zor geçiyor günler, geçmeyenlerin çok olunca...
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.