Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bismarck'ın azli öncesinde Wilhelm'le arasında birçok uyuşmazlık yaşanmıştı.Hükümdarlığının ilk senesinde Wilhelm, muhtemelen eski öğrencisine toplumsal meselelerle alakalı uzun risaleler göndermeyi seven ve Berlin'e her gidişinde hiç bekletilmeden huzura kabul edilen eski öğretmeni Hinzpeter'in etkisinde kalarak, içişlerinde toplumsal politikaları yumuşatılması­nı destekledi. 1889 Mayıs'ında maden işçilerinin grevi sebebiyle Essen'deki Krupp tesisleri kapanmak zorunda kaldı ve düzeni sağlamak için askeri birlikler çağrıldı. Maden işçileri daha yüksek bir ücret, günde sekiz saat mesai, pazar günleri izin hakkı ve kadınlar ve çocuklar için daha iyi koşullar istiyorlardı. Bismarck'ın korktuğu üzere Wilhelm isteklerini anlatmaları için grev liderlerini saraya çağırdı. Onları Sosyal Demokratlarla ortaklık kurmamaları konusunda uyarıp ateşli söylevlerinden birini çektiğinde büyük ihtimalle grevcilerin kafası karışmıştı.
Onun dünyasında çocuklar ve ana babalar arasında böyle sevgi gösterileri yoktu. Bütün yaşamında sevginin açlığını çekmişti; doğası sevgiye özlem doluydu; bu onun yaratılışının gereğiydi. Yine de onsuz yaşamış ve giderek kalbini katılaştırmıştı.
Reklam
"Öyle olabilir ama her yerde gözleri ve kulakları var; beğensen de beğenmesen de; benimkiler arasında bile var. Fakat bir dertleri olduğu konusunda hiç kuşku yok. Senin anlattığına göre aşağıdaki Nazgûller dertliymiş; Lugbürz da öyle. Bir şey ellerinden kaçıyordu neredeyse." "Neredeyse mi diyorsun!" dedi Gorbag. "Tamam," dedi Shagrat, "ama bunu sonra konuşuruz. Kapıaltı'na girinceye kadar bekle. Orada, çocuklar yola devam ederken bizim biraz konuşabileceğimiz bir yer var."
Biz cenneti de gördük cehennemi de... Daha dün gibi aklımda çocukluğum. Yediğimiz ekmek de içtiğimiz su da tertemizdi. Havada gül kokusu vardı o zamanlar. Ne zaman ki bizi terk etti peygamberleri başka olsa da o güzel insanlar... Ne zaman ki çocuklar süngülendi ve ben kör olası gözlerimle gördüm, Ne zaman ki sürüldük o Diyar-ı Jar ülkesinde dilini bilmediğim bu yaban ellere... İşte o zaman başladı bizim için cehennem. Şimdi bu yanası İstanbul’da beton duvarlar arasında kimse duymaz sesimi. Bazen çıkıyorum şu Kartal’ın tepesine, Ay’la konuşuyorum. Ne yapayım ki? Soruyorum ona: Ey Asme! Nereye gidiyor bu dünya? (1938’de 14 yaşında Dersim’den Elazığ’a bir yatılı okula götürülen, 1997’de hayatını kaybeden Dünya Ana’nın mezar taşındaki sözler.)
Sayılar bizi yok edecekler!.. Pisagor! Lütfen yardım et bize, sayıları anlat. Ahengi ve hayatı anlat bize. Musikideki uyum yasalarını sayılarla nasıl anlatabiliriz? Bütün varlıkların ilkeleri nasıl sayılar olabilir? Sayılar hangi nitelikleriyle adalettir? Hangi sayı ruhtur? Hangisi akıldır sayıların? Hangi sayılardan söz ediyorsun Pisagor? Sakın bizi aldattığını söyleme. Sayılar, varlığı değil tüketimi anlatıyor artık. Bu sayıların arasında yok olacağız. Ölümümüz bile sayısal değerler içinde değerlendirilecek.
Bebekler dokunulmayı, sallanmayı, kucakta tutulmayı otomatik olarak rahatlatıcı ve mutluluk verici bulur. Eğer iyi bir şekilde bakılırlarsa, acıktıklarında veya korktuklarında tutarlı olarak biri gelip onları doyurarak sakinleştirdiğinde hissettikleri rahatlık ve mutluluk insan ilişkileri ile ilişkilendirilir. Dolayısıyla, yukarıda tanımlandığı
Reklam
İlginç olan, bu şiddetli yağmurlar yağarken kaplanların birlikte gerçekleştirdiği bir davranıştır; yoğun yağmurlar sırasında açık alanlara çıkmak. Açık alana toplanan kaplanlar, gruplar halinde yere uzanır, kafalarını birinin kafasına yaslar. Tek bir şey yüzünden! Eğer birinin üzerine yıldırım düşerse, diğerleri de onunla birlikte ölür. Yan yana,
Aşk şiirleri kalın ideolojik kitapların arasında eskimeye yüz tutuyordu.Birileri adına var olmanın kutsandığı bir algılayışla bakıyorduk hayata.
Sayfa 109Kitabı okudu
Sayılar,varlığı değil tüketimi anlatıyor artık.Bu sayıların arasında yok olacağız.Ölümümüz bile sayısal değerler içinde değerlendirilecek.Hayatımızı banka mevduatlarına yatırıp bekletiyoruz.Umutlarımızın faizini yiyeceğiz.
Akşam vakti bir temmuz ayında Leyla gibi dalgın dalgın sularda İlerliyordu sandal güneşli gökyüzü altında... Can kulağıyla dinleyen üç çocuk sokulmuş Etrafıma ve gözlerini dört açmış Pek bir hevesle, yalın bir masal dinleyeceklermiş... Lakin o güneşli gökyüzü çoktan sarardı soldu Eski günler unutuldu, yankılar bile söndü Ayazı bu sonbaharın, o
Sayfa 113
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.