Elbet hep böyle geçmeyecek ömrüm, biliyorum Bu çeşit yaşamak, zor. Kimbilir Tanrım, kimbilir Hangi güzel yerde beni, Hangi ölesiye sevda bekliyor?..
Elbet hep böyle geçmeyecek ömrüm, biliyorum Bu çeşit yaşamak, zor. Kimbilir Tanrım, kimbilir Hangi güzel yerde beni, Hangi ölesiye sevda bekliyor…?
Reklam
Manastırımız uçsuz bucaksız bir dağda. Dağın adını koymamışlar her nedense. Adı olmayan bir yerde yaşamak. Adı olmayan birini ölesiye sevmek. Ne zamandır buradayım ben; bilmiyorum. O ne zamandır burada; bilinmiyor. Kimse asla dışarı çıkmıyor zaten. Kimse gelmiyor, kimse haber getirmiyor. Sabahları su ve yiyecek bırakılıyor. Kapının önüne kim yaklaşıyor sessizce? Konuşmanın terbiyesizlik sayıldığı bir sığınaktayız. Düşünmek ve düşlemek hepimize serbest. Uyumaktan korkuyoruz ama belli etmiyoruz. Uyursak bir daha uyanamayacağız sanki. Nöbetleşe kısa dinlenmelere çekiliyoruz tedirgin. Kuşlar farkındalar, biz neden buradayız. Gün boyu üstümüzde öterek dolanıyorlar. Lisanlarını öğrenebilsek anlayacağız kuşkunun sınırlarını. Ancak, gücümüz yetmiyor işte doğaya. Telafisi imkansız olanın meczup askerleriyiz. Bilmekten kaçınarak matematiği anlamaya çalışmak. Galiba bu tuhaflık, bizim kaderimiz.
Yaşamak; ölesiye didinmek, yorulmak, sonra da sıcak bir dam altı bulmak demekti.
Sayfa 36 - YkyKitabı okudu
Evet, mesailerden Turgut Uyar efendim.
Elbet hep böyle geçmeyecek ömrüm, biliyorum Bu çeşit yaşamak, zor. Kimbilir Tanrım, kimbilir Hangi güzel yerde beni, Hangi ölesiye sevda bekliyor?..
Tek zevki para biriktirmekti, çünkü bir köylünün istifçilik alışkanlığına sahipti ve yaşlandığında düşkünler evine gönderilmekten ölesiye korkuyordu. Sadakayla yaşamak onu öldürürdü.
Sayfa 31 - Aperatif kitap 7.basım Çeviren:Derya ÖztürkKitabı okudu
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.