Çağdaşları olan Dickens ya da Gottfried Keller okuru yumuşak bir konuşmayla, melodik tahriklerle kendi dünyasına çeker, onlarla yumuşak yumuşak sohbet ederken olayların ortasına sürükler; onlar sadece merakı ve hayal gücünü harekete geçirirler, Dostoyevski gibi kabarıp taşan bir kalbin tamamını değil. Bu tutkulu adam bize tümüyle sahip olmak ister, sadece merakımızı, ilgimizi değil, bütün ruhumuzu, hatta bedenimizi ister..