Deniz, biliyoruz ki insanoğlu için güvenilecek bir unsur değildir. Onu başından düşman olarak aldığımız için su bizde mukavemet, müdafaa ve zafer sevkitabii ve ihtiyaçlarını uyandırıyor... Halbuki toprak böyle değil; o insanlığın en güvendiği unsurdur, Saadetini, refahını, emniyetini ona bağlamıştır. Onu her zaman itaatli, müşfik veyahut hiç olmazsa lâkayt ve sakin görmeğe alışmışızdır. Toprağın sarsılması işte bu emniyetin yıkılmasıdır ve bir dost tarafından hançerlenmeğe benzeyen vahim bir hâli vardır. Onun için denizden gelen tehlike karşısında atik ve cesaretli kesilen insan, topraktan gelen tehlike karşısında maneviyatını kaybetmiş bir sürü şekline giriyor.
Sayfa 90
İşte bugüne kadar peşinde koştuğum 'saadeť kelimesi de bunlardan biri hem de bana izahı en mübrem geleni idi. Hikâyeler, romanlar, şiirler, saadeti aramam, hattâ aramadan bulmam lazım geldiğini adeta talim ediyorlardı. Arada bu kelimenin zevkten, dünya nimetlerinden, insan tabiatırın bir özgörürlüğünden ibaret olduğunu söyleyen kitaplar da vardı. Bir üçüncü izah da böyle bir kelimenin birçok kelimeler gibi uydurma bir kelime olduğunu, yaşamanın onunla, uydurma bir kelime olduğu için, hiçbir ilgisi bulunmadığını, onsuz da başı onu olmayan bir dünya içinde riyasız ve kıymetsiz, hiç olmazsa aldatılmış olmadan yaşanabileceğini söyleyenler de vardı. Bu üçüncü kısım kitapları daha çok beğendim. Beğendim ama birinci kısımdakilerini, denemek daha bir kolayıma geldi. Belki de böyle bir şey vardı. İkinci ve üçüncü anlamlı kitapların bir de denemeye dayanmadıklarını, denemeye dayananlarının hususi yaradılışlı birtakım insanlara bir huzur sağladıklarını sandım.
Sayfa 82 - Yapı Kredi Yayınları; 24. baskı: İstanbul, Ocak 2010 (Kayıp Aranıyor adıyla)Kitabı okudu
Reklam
"Çok şahane hikayeler anlatıyorsunuz. Ama bir de benim hikayemi dinleyin." O gün beş-altı kişi birbirimizi sırayla korkunç veya acayip öyküler anlatmak için toplandığımızda, K. adlı arkadaşımız sonuncu hikayeyi anlatmaya işte böyle başlamıştı.
_Biz kimiz? Nereden gelip, nereye gidiyoruz? _Biz insanlar, bir kapının önüne bırakılmış yeni doğan bebekleriz. Sepetlerimize bebeklerin kim olduğuna, nereden geldiğine dair ya da atalarının kimler olduğuna dair bir not da iliştirilmemiş. Bu yetim bebeklerin sicilini öğrenmeyi özlemle bekliyoruz. Pek çok kültür sürekli olarak ebeveynlerimizle
Kıymet bilmek adına, böyle de olmak zorunda zaten.
Şu ömrü mevsimlere benzetenler iyi etmişler doğrusu. Herkesin bir ilkbaharı, bir yazı, güzü, kışı oluyor işte.
Sayfa 59 - İş BankasıKitabı okudu
Dünyada böyle insanlar da vardır şahinim! Gözlerine bir kere bakar, ruhunu tutsak ederler. Sen de bundan utanç duymak şöyle dursun, övünç duyarsın. Olursan böyle bir adam ol işte. Böyle adamlar azdır dostum. Fakat iyi ki de azlar. Dünyada iyi şeyler çok olsaydı, nereden belli olurdu iyilikleri?
Sayfa 13 - +1 KİTAPKitabı okudu
Reklam
264 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.