Sevgide mühim olan, almak değil vermekti.
Sayfa 96 - Kubbealtı Neşriyatı, IV. Baskı, 1999Kitabı okuyor
Eğer sevilmek ihtiyacını duysa, sevmesini bilmesi lâzımdı.
Sayfa 74 - Kubbealtı Neşriyatı, IV. Baskı, 1999Kitabı okuyor
Adlarına "Jön Türk" dedirten bu hayalperest macerâcılara, zehiri panzehirden ayırt ettirmek de mümkün değildi. Zīra böyle bir kıyas ve seçme yapabilmek için, ya derin bir kültür, ya uzun bir tecrübe ya da şuurlu bir îmânın ferâseti lâzımdı.
Sayfa 59 - Kubbealtı Neşriyatı, IV. Baskı, 1999Kitabı okuyor
Hürriyetin, her şeyden evvel, cehâlet ve gafletten kurtulmak olduğunu bilmeden...
Sayfa 58 - Kubbealtı Neşriyatı, IV. Baskı, 1999Kitabı okuyor
Zīra asırların gerisinden gelen bozukluk, nasıl ki bir kişinin hatâsı değil idiyse, onu tashih etmek de gene bir kişinin elinde değildi. Ama eğer o bir kişi, şuurlu ve kaliteli bir münevver zümre tarafından yardım görüp desteklenmiş olsaydı, memleketin kurumuş damarlarına yeniden kan ve can gelebilirdi.
Sayfa 55 - Kubbealtı Neşriyatı, IV. Baskı, 1999Kitabı okuyor
... Zira toparlanıp silkinmek ve şuurlanmak da gene bir kültür ve seviye meselesiydi.
Sayfa 49 - Kubbealtı Neşriyatı, IV. Baskı, 1999Kitabı okuyor
Sevmeyi bilmek, sevebilmek de bir hüner, bir mutlu Allah vergisiydi.
Sayfa 13 - Kubbealtı Neşriyatı, IV. Baskı, 1999Kitabı okuyor
“Nihayet dedikodunun da bir ömrü vardı .En câzibi ve en heyecanlısı dahi eskiyip lezzet alınmaz hâle geldi mi ,bıkılarak bir köşeye atılması mukadderdi .”
“Fakat asla ibret almadı ,asla uyanıp kendine gelmedi .
Zira toparlanıp silkinmek ve şuurlanmak da gene bir kültür ve seviye meselesiydi .”
Sayfa 49Kitabı okuyor
Eski insanlar namazlarını vaktinde ve bilhassa cemâatle kılmaya dikkat ve îtinâ gösterirlerdi. Câmi, kalabalıkların en kolay ve en samîmî bağlarla sosyalleşebildikleri ve kendi aralarında bir aşinâlık alış verişi mânevî bir köprü kurdukları bir mahaldi. Öyle ki, insan oğlu kendi kendini madde âleminin günlük boğuntusundan, iş gibi, yemekiçmek, uyku gibi mekanik esâretinden bir mânevî istiklâl bölgesinin huzur ve emniyetine atmak sûretiyle hürriyete ilticâ ederdi.
Sayfa 105 - Kubbealtı neşriyatKitabı okuyor