“Ben ve yetimi kollayıp gözetleyen kimse cennette şöyle beraberce bulunacağız”, buyurdu ve işaret parmağıyla orta parmağını biraz açarak işaret etti. (Buhari, talak 25)
Sayfa 145Kitabı okudu
Huzeyfe ibn-il Yeman (Allah ondan razı olsun) şöyle demiştir. Rasulullah (s.av.) bize emanete dair iki olayı haber verdi, bunlardan birini gördüm diğerini de bekliyorum. Rasulullah bize şunları söyledi: "Emanet insan kalblerinin derinliklerine kök salıp yerleşti. Sonra Kur'an indi, bu sayede insanlar Kur'andan ve sünnetten diğer bilgilerle beraber emaneti de öğrendiler." Sonra Rasulullah emanetin kalkacağını haber verdi ve şöyle dedi: "İnsan bir kere uyur ve kalbinden emanet çekilip alınır ondan belli belirsiz bir iz kalır sonra yine bir uyku uyur yine kalbinden emanet şuuru ve inancı tekrar alınır. Bunun izi de ayak üzerinde yuvarlanan kordan meydana gelen kabarcık gibi şişkin olarak görülür ama içi boştur." Buyurdu. Sonra Rasulullah (sallallahu aleyhi vesellem) eline çakıl taşı alıp onları ayağında yuvarladı ve sözlerine şöyle devam etti: "Bundan sonra insanlar o hale gelirler ki alışveriş yaparlar fakat hiçbirinin emaneti yerine getirme niyeti yok, hatta şöyle denilir. Filan oğulları arasında güvenilir bir adam varmış yine bir başka kimse hakkında da, ne kadar cesur adam ne efendi kimse ne akıllı insan denilir de onun kalbinde hardal danesi kadar bile iman yoktur." Hadisi rivayet eden Huzeyfe diyor ki: Öyle zamanlar geçirdim ki kiminle alışveriş edeyim diye düşünmezdim. Çünkü alışveriş ettiğim müslümansa hakkımı ödemeye onun dini sevkederdi. Eğer hıristiyan ve yahudi ise onların valisi veya hakimi hakkımı vermeye onu sevkederdi. Bugün ise filan ve falan kimselerden başkasıyla alışveriş edemez oldum. (Buhari, Rikak 35, Müslim, İman 230)
Reklam
Ebu Hüreyre (Allah ondan razı olsun)'den rivayet edildiğine göre Rasulullah (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyurdu: "Münafığın alameti üçtür: Konuştuğunda yalan söyler, söz verince sözünden cayar, kendisine bir şey emanet edildiğinde hıyanet eder." (Buhari, İman 24, Müslim, İman 107) Müslim'in değişik bir rivayetinde: "Oruç tutsa, namaz kılsa ve kendini mü'min zannetse bile" buyurulmuştur. (Müslim, İman 109)
Ebu Zeyd Üsame ibn-i Harise (Allah onlardan razı olsun) şöyle demiştir: Rasulullah (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyururken işittim: Kıyamet gününde bir kimse getirilip cehenneme atılır. Bağırsakları karnından dışarı fırlar ve o haliyle değirmen çeviren merkep gibi döner durur. Cehennemlikler onun yanında toplanırlar ve derler ki: Ey falan oğlu filan, sana ne oldu ? Sen dünyada bizlere dinin iyi dediklerini emreder yasakladıklarından da sakındırırdın değil mi? O kişi de: "Evet iyiliği emrederdim de kendim yapmazdım, kötülüklerden sakındırırdım da kendim onu yapardım" der. (Buhari, Bed'ül Halk 10, Müslim, Zühd 51)
Mü'minlerin annesi Ümmül hakem Zeyneb bint-i Cahş (Allah ondan razı olsun)'nın anlattığına göre peygamber (sallallahu aleyhi vesellem) korkudan onun yanına titreyerek girdi ve: "Allah'tan başka gerçek ilah yoktur. Yaklaşan şerden dolayı vay Arabın haline. Bugün Ye'cüc ve Me'cüc seddinden şu kadar yer açıldı", buyurdu ve başparmağı ile şehadet parmağını birleştirerek halka yaptı. Bunun üzerine ben: Ey Allah'ın Rasulü, içimizde iyiler de olduğu halde felakete uğrar mıyız? dedim. Rasulullah (sallallahu aleyhi vesellem)'de: "Kötülükler ve fenalıklar çoğaldığı vakit evet", buyurdu. (Buhari, Fiten 4, Müslim, Fiten 1).
"İki nimet vardır ki, insanların çoğu onların kıymetini bilmez ve aldanırlar: Sağlık ve boş vakit." (Buhari, Rikak, 1)
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.