Osmanlı aydını klasik dönemin bazı geleneklerini de atmadı. Günün mücadelesi, Avrupa edebiyatının izlenmesi, giderek Batı siyasal düşüncesine ilgi yanında tarikatlara ilgi de vardı. Ara sıra bir tekkenin havasına sığınıp bir tür tecerrütle (meditasyon) hayatın çalkantlarından uzaklaşmak, Tekke şiiri ve tasavvufun tarihi ile ilgilenmek yeni hayat tarzının bir parçasıydı.
Sayfa 254Kitabı okudu
İmparatorlukta bankacılık, ön planda kendi dış ticaretlerini örgütlemek ve desteklemek için banka sermayesine ve teminatına ihtiyaç duyan dış devletler tarafından kurulmak ve geliştirilmek istenmişti. Bununla beraber ilk bankanın kuruluşu dıştan gelen taleplerden çok 1844'te yapılan para reformuyla ilgilidir. Dış ödemelerde Osmanlı parasının değerinin stabilize edilmemesi bankacılığın örgütlenme nedenlerinden başlıcısıydı. Bu nedenle ilk banka olan Bank-ı Dersaadet (Banque de Constantinople) hükümetin anlaştığı Alleon ve Baltazzi adlı iki Galata bankeri tarafından kuruldu.
Sayfa 230Kitabı okudu
Reklam
Osmanlı padişahlarının ruhani demesek bile, dinî bir unvan olan hilafet unvanına da sahip olduklarını biliyoruz. Esasen egemenliğin temelini ilahi bir kaynağa dayandırmak da Osmanlı devlet ve toplum hayatındaki ideolojinin laik olmadığını gösteren bir diğer noktadır. Osmanlı padişahı 15. yüzyılda artık Oğuz boylarının başkanlığından çok bir Roma kayzeri olmayı benimsemiştir. Bunun yanında bütün İslam hükümdarları gibi Müslümanların koruyucusu, emîri olduklarını iddia ederlerdi. Fatih Mehmed, den beri Mısır Memlûklerine karşı takınılan tavır bunu gösterir.
Sayfa 183Kitabı okudu
18.yy'ın sonunda Osmanlı İmparatorluğu'ndaki reform girişimlerinin bir tek nedeni vardır: Hristiyan Avrupa'ya, özellikle Rusya'ya karşı durabilmek için orduyu modernleştirmek... Askeri modernleşme kuşkusuz sadece ordunun içinde kalmamıştır.18.yy'da üçüncü Ahmed'in saltanatından beri devir devir ordunun reformuna giren Osmanlılar da ister istemez matematik, tıp, mühendislik dalında medrese dışı bir eğitim düzeni getirmek zorunda kaldılar.
Osmanlı reformcuları din adamları ve dini kurumlarla açıkça savaşmadılar. Ulemanın ve medreselerin dışında laik eğitimi örgütleyip laik bir bürokrasi yetiştirdiler. Bu laik bürokrasi modernleşmeyle toplum hayatındaki etkisini artırdıkça ilmiye sınıfı kenarda kaldı ve nihayet 2. Meşrutiyet den sonra darbe yemeye başladı. Oysa İran'daki bazıları toprak sahibi de olan müctehid ve molla sınıfı modern laik eğitimden de yaralandı. İktisadi güce sahip olan bu sınıf siyasi, idari kültürel hayattaki rolünü koruyabildi ve laikleşmeyi engelledi.
İmparatorluktaki şehirlerin çoğunun halkı Tarım ve buna ilişkin faaliyetlerle geçiniyordu;modern beledi hizmetlerinin altyapısını kuracak takatları ve gereksinimleri yoktu. Hatta bu tezat imparatorluğun başkentindeki semtler için de söz konusu idi. 1877 Meclis-i Mebusanı'nda beledi hizmetler konusu tartışılırken, Ahmet Vefik Paşa, "Beyoğlundakiler gaz isterler, Kasımpaşadakiler kaz bulamazlar " demişti.
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.