Cafer, adeta o günleri yaşıyordu.
Ayasofya'yı inşa ettiren Roma imparatoru Il. Konstantinos'a büyük bir merak duydu ve mimarının ustalığını hayran kaldı bir an. Bu yapı dünyaya hükmeden iki imparatorluğun sembolüydü. Yani iki medeniyetin kaynaştığı ve çakıştığı nokta. farklılıklar içinde benzerliklerin ortaya çıkmasıyla kültürel bir mozaiğe sahip bir eser. Bu yapı ll. Konstantinos'un Isteklerini, dünya görüşünü taşırken aynı zamanda Fatih Sultan Mehmet'in zarafetini ve fetihteki amacını da gösteriyordu. Ayasofya, şehirler şahının tam da sinesine oturtulmuştu....
İstanbul denen bir gemi, yedi yelkeninden yedi iklim görülür.
( Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın mest eden tanımıyla kitaba giriş yaptık. Beklentimi ve heyecanımı arttırdı bu giriş.)
Fatih Sultan Mehmet Han, bakkala:
-"Yarım batman yağ, yarım batman bal, yarım batman peynir veriniz." dedi.
Bakkal, yarım batman yağı tartıp parasını hesap ettikten sonra:
-"Ağam, diğer isteklerinizi de diğer komşumdan alınız. Zira onun malı, daha iyidir. Hem de komşum daha siftah etmedi." der.
Padişah, ikinci dükkana varıp oradan da yarım batman bal alınca, bu bakkal da kendisine:
-Allah'a şükürler olsun ağam, hem siftah ettim hem de çocukların nafakalarını çıkardım. Komşumsa daha siftah etmedi." der.
Fatih Sultan Mehmet Han, çarşı boyundaki dükkanlara çeşitli eşyalar alma bahanesiyle girdi ve hep aynı tavsiyelere maruz kaldı. Ve lalasına dönerek:
-"Lala! Bu milletteki bu ahlaki istikamet yok mu, ona dünyalar fethedilir. Milletin ahlaki safiyetine halel getirenleri, Allah kahretsin." demiştir.