Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Çünkü ölümü yoldaş seçenlerin ölümden başka kazanacakları zafer yoktur.
Hepsinin başlangıcı işte bu konuşmaydı! Karıcığım, Hasretliğin on ikinci yılı bu On ikinci yılı Gönül ağzına kadar dolu Sen diyorum İstanbul geliyor aklıma İstanbul diyorum sen Sen şehrim kadar güzelsin Şehrim senin kadar acılı
Reklam
Mustafa Kemal Paşa Fransızlarla yapılmış olan mütareke hükümlerini gerekenlere bildirirken, bu hükümlere ciddiyet ve dürüstlükle uyulmasını özellikle belirtmiş bulunuyordu. Çünkü Fransızlarla yapılmış olan bu mütarekenin, Ankara'da kurulmakta bulunan yeni Türk hükümetinin siyasi tarihinde derin bir anlamı, politik ve hukuki bakımdan da büyük değeri vardı. Bu hükümet, şimdiye kadar İtilaf Devletleri tarafından hukuki bir kuruluş olarak kabul edilmediği için, Türk milletine ve Türk vatanına ait bütün işler, İstanbul Hükümeti ile konuşulmuştu. Bu defa ise İstanbul Hükümeti bir tarafa itilerek Türkiye'ye ait bir meselenin halli için Ankara'ya başvuruluyor ve bu suretle de İtilaf Devletlerinden birisi tarafından Ankara, meşru bir kuruluş olarak tanınmış oluyordu. Bundan başka bu mütareke Güney Cephesi'nde bulunan ve "Kısmen askerlerle de takviye olunan millî kuvvetleri sükûnetle tanzim ve tensik etmek" imkânını yaratmıştı. Ancak Fransızların mütareke hükümlerine ne derece bağlı kalacakları belli değildi. Çünkü onların şimdiye kadar olan davranışlarında Ankara'ya karşı daima bir samimiyetsizlik hâkim olmuştu.
Sayfa 201Kitabı okudu
Maraş ve Urfa'da yenilen, Antep'te ve Kilikya'da sıkışık duruma düşmüş olan Fransızlar, 1920 Mayıs'ının başından itibaren önce İstanbul Hükümeti ile onun aczi anlaşılınca, Ankara ile temas aramaya başladılar. Bundan dolayı İstanbul'dan Ankara'ya, "Bir binbaşı ile bir sivil geldi", fakat bunlarla yapılan konuşmalardan bir sonuç alınamadığı için ayın sonlarına doğru "Suriye fevkalade komiseri namına hareket eden", de Caix Robert'in başkanlığında bir heyet Ankara'ya gelmiş ve yirmi günlük bir mütareke imzalamıştı. Buna göre 29/30 Mayıs gece yarısından itibaren "Bütün Fransız cephesinde" yirmi gün için düşmanlığa son verilecek, Pozantı ve Sis'te (Kozan) bulunan Fransızlar, silahları ve eşyalarını da götürmek suretiyle Adana-Mersin şimendifer hattına, Antep şehri içindeki Fransız kuvvetleri de şehrin dışındaki Fransız ordugâhına çekilmiş olacak, düşmanlığın kesilmesinin ilk on günü içinde Pozantı, Sis ve Antep'in boşaltılması işi sona ermiş bulunacak, esirlerin değiştirilmesi işine ise düşmanlığın kesildiği ilk günden itibaren başlanacaktı. Konuşmalar sırasında Mustafa Kemal Paşa, "Milli sınırlar içinde olup Fransızların işgali altında bulunan" bölgelerin baştan başa boşaltılmasını istemişti. Fakat Fransız delegeleri, bu husus için yetki almak üzere Paris'e gitmeleri gerektiğini ileri sürdüler. Bununla beraber Mustafa Kemal Paşa'ya, Fransızların Adana ve çevresini boşaltacakları kanaati gelmişti.
Sayfa 199Kitabı okudu
İstanbul'un Türklerde bırakılması hâlini büyük bir kazanç telakki eden Osmanlı Hükümeti, "Kuva-yı Milliye'nin ikinci bir hükümet şeklinde görünmemesi, icraat-ı hükümete karışmaması ve Maraş taraflarındaki harekâtın, daha ilerilere" götürülmemesi gerektiği düşüncesinde idi. Bu düşünce, 19 Şubat 1920'de Mustafa Kemal Paşa'ya da bildirildi. Mustafa Kemal Paşa, İtilaf Devletlerinin, İstanbul'u Türklere bırakan kararlarını memnunlukla, İzmir ve Adana cephelerinde Kuva-yı Milliye'nin gösterdiği faaliyetin durdurulması hakkındaki isteklerini ise hayretle karşılamıştı. Onun için, Harbiye Nezaretine gönderdiği bir yazı, "Maraş ve Urfa'dan ileriye gidilmemesi hakkındaki hükümet teklifine" uyulamayacağını, "İzmir ve Adana'nın da hâkimiyet-i Osmaniye'de kalması temin edilinceye kadar" silahların elden bırakılmayacağını, Türk milletini "Tatmin etmek ve Kuva-yı Milliye'yi" durdurabilmek için "Fransızların Adana'yı tahliyeye başlamalarının" lazım geleceğini, aksi takdirde hareketin devam edeceğini, hatta Suriye ve Halep'e de sirayet edeceğini, onun için Adana ve çevresini ne kadar acele boşaltırlarsa Fransızların, o kadar çıkarlı olacaklarını açıkladı.
Sayfa 189Kitabı okudu
Hülasa, bütün bunlardan anlaşıldığına göre İstanbul, uzlaşmak uzere Ankara'ya elini uzatmış bulunuyordu. Bize göre bunun sebebi sadece İtilaf Devletlerinin, "Harekât-ı Milliye Rüesası" ile uzlaşılması tavsiyeleri değil, fakat Sévres Antlaşması'nın ağır hükümleri karşısında İstanbul'daki bazı devlet adamlarının, İtilaf Devletlerine karşı besledikleri güveni kaybetmeleri ve kurtuluşun Kuva-yı Milliye'ye yardımda olduğunu anlamalarıdır. Ancak Ankara ile İstanbul'un, varmak istedikleri amaç, aynı olmakla beraber, yürüdükleri yollar o kadar ayrı istikamete yönelmişti ki, bu hâl onların hiçbir zaman yan yana gelmelerine müsaade etmeyecekti.
Sayfa 176Kitabı okudu
Reklam
Ahmed İzzet Paşa başkanlığındaki İstanbul heyeti, 5 Aralık 1920'de Bilecik'te Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşları ile görüştü. Ancak Mustafa Kemal Paşa'nın, İstanbul Hükümeti temsilcilerine karşı tutumu çok sert olmuştu. Gerçekten ilk karşılaştıkları vakit Mustafa Kemal Paşa kendisini Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Hükümeti Reisi" olarak takdim ettikten sonra onlara "Kimlerle müşerref oluyorum" dedi. Bu durumdan belki de biraz şaşırmış olan İstanbul heyeti, kendilerinin kim olduklarını izaha kalkışınca Mustafa Kemal Paşa, bu defa da, "İstanbul'da bir hükümet ve kendilerini o hükümetin ricali olarak tanımadığını", bundan dolayı da "Memleket meseleleri üzerinde konuşma yetkileri olamayacağını söyledi ve isteklerine aykırı olarak onları Ankara'ya götürdü, fakat bu kişilerin, "Yabancıların baskısından kurtulmak üzere Anadolu'ya sığındıklarını; "Memleketin hayır ve selametine daha verimli ve etkili bir surette çalışmak üzere" Kuva-yı Milliye'ye katıldıklarını ilan etti. Halbuki onlar bunu istememekte idiler.
Sayfa 172Kitabı okudu
İstanbul, seni yaralar ve iyileştireceğini vaat etmez.
Listana, Cübeyl'deki insanların dilinde İstanbul'un o sayı­sız adlarından biriydi: Tıpkı İslambol, Bizans, Dersaadet, Kostantiniyye gibi..
Sayfa 91 - YKY, 56. Baskı, Çev. Samih Rifat
Onu gördükçe İstanbul'u görmüş gibi oluyordu.
Sayfa 33
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.