Divan-ı Hüdayi'den Seçmeler..
Ne denlü rahmet etsen kullarına Efendi rahmetin hod yok değildir Ne denli çok ise cürmü ibâdın Bihâr-ı rahmetinden çok değildir.
Sayfa 314 - DiyanetKitabı okuyor
"Her şehrin her semtin bir sahibi vardır. İstanbul'da Üsküdar'ın sahibi Aziz Mahmud Hudayi Hazretleri'dir mesela. Bütün İstanbul şehrinin sahibi ise şeksiz şüphesiz Hazreti Eyyup el- Ensari."
Reklam
Aziz Mahmud Hüdâyî [kuddise sırruhû] Safer 1038'de (Ekim 1628) vefat etti. Özellikle mensupları, sevenleri ve türbesini ziyaret edenler hakkında, "Denizde boğulmasınlar, ahir ömürlerinde fakirlik görmesinler ve imanlarını kurtarmadıkça gitmesinler" şeklindeki duası türbesinin ziyaretine vesiledir.
Sayfa 120Kitabı okudu
Aziz Mahmud Hüdâyî Hz.
Daha sonra Aziz Mahmud Hüdâyî olarak bilinecek olan Bursa kadısı Mahmud Efendi bir işaret üzerine Üftâde Hazretleri'ne kapılanır. Şeyh ona "Sen mal, mülk sahibisin, burası ise yokluk kapısıdır" deyip kabul etmek istemez. Bunun üzerine Mahmud Efendi, kendisini öğrenciliğe kabul ederse dediği her şeyi yapacağını söyler. Üftâde ona kadılığı bırakıp sırma kaftanıyla Bursa sokaklarında ciğer satmasını söyler. "Peki!" der, yıllarca Bursa sokaklarında ciğer satar. Bu arada her sabah erkenden kalkarak şeyhinin abdest suyunu ısıtıp hazırlamaktadır. Üstelik bunu büyük bir coşkuyla devam ettirir. Ne var ki günlerden birinde uyku ağır basar ve ancak namaz vaktinin sonunda uyanabilir. Telaşla ibriğe yapışır ama suyu ısıtmaya vakit yoktur. Hocasının ayak sesleri yaklaşmaktadır. O tedirginlik ve mahcubiyetle ibriği göğsüne bastırmış bir halde kalakalır. Öte yandan Üftâde Hazretleri abdest için eğilmiş "Haydi evlâdım suyu dök" demektedir. Mahmud, ibriği göğsüne bastırmış hâlâ öylece bekliyor. Buz gibi suyu hocasının eline nasıl döksün ki? O sırada şeyhi ikinci kez aynı cümleyi tekrarlayıverir: "Haydi evlâdım suyu dök, ne duruyorsun, sen beklerken güneş doğacak!" Mahmud suyu dökmeye başlar. Hocası birden elini çeker gibi olur. Mahmud onun soğuktan irkildiğini düşünmektedir. Ama abdestin sonunda hocasının söyledikleri bambaşkadır: "Evladım Mahmud! Bu su ne kadar ısınmış böyle? Bunu normal ateşle ısıtmayıp gönül ateşiyle ısıtmışa benzersin. Anlaşılıyor ki senin bu kapıdaki hizmetin tamam oldu. Yarından tezi yok irşada ve halka öğüt vermeye başlıyorsun."
Sayfa 122Kitabı okudu
Mutma'inne olup rızaya eriş Yürü marziyye ol safâya eriş Terk edip fânîyi bekâya eriş Hây nefsim seni niceyleyeyim -Aziz Mahmud Hüdâyî
Sayfa 8
Günler gelip geçmekteler, Kuşlar gibi uçmaktalar.. Aziz Mahmud Hüdayi
Sayfa 152Kitabı okudu
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.