Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İçinde acaba olan bütün cümleler karanlık. Ne olacağını, nasıl olacağını bilmiyorsun.
Peki kendisini kozasına hapseden ve kapıyı ören ipekböceğinin ölüm anı hangisiydi, bir ölümden yeni bir yaşamın doğması nasıl olabiliyordu acaba, kelebeğin yaşamı böceğin ölümünden mi doğmuştu, yoksa kelebekte yaşadığına göre ipekböceği hiç ölmemiş miydi.
Reklam
İslâm’ın öngördüğü savaş, şiddet (terör) değil, cihattır. Cihad, günümüzün şiddet eylemlerinden farklı bir olaydır. Artık şiddetin ve vahşetin diliyle konuşmayan, bir Müslümanlar kalmıştır. Fakat bu yeterli mi? Müslümanlar arasında acaba kaç tanesi asıl “büyük cihat”a, nefsiyle cihat etmeye çıkabilmiştir? Ve kaç tanesi nefsiyle cihat etmenin yolunu, yöntemini doğru dürüst bilebilmektedir? Kaç kişi nefsini nasıl murakabe, muhasebe, muhakeme edebileceğini bilebilmektedir? #rafahonfire
(İlişkimiz bir hayli yol almış, birçok şey açıklık kazanmışken, birgün —hatırlıyor musun?— “Benden ne istiyorsun?" gibi saçma bir soru bile sorabildin…) Gerçekten de: Acaba bugün de anlamış, kavramış durumda mısın, senden "ne istediği"mi? ——Benim için (artık, ‘o zamanlar’ demek zorundayım) nasıl bir düş anlamı taşıdığını; nasıl bir yepyeni olanak olduğunu; nasıl özgür bir gerçek olabileceğini?...
kırmızı deynek
Havanın yüzünde bir kırlangıç sürüsü Ve yabanıl ak atlar doludizgin Bu sabah, bu sabah öylesine güzel ki Bu sabah yağmur yağacak Bu sabah gün açacak Bu sabah tekmil tornurcuklar patlayacak Bahar patlayacak Köpükler, bulutlar patlayacak Özlemierin en güzeli, tozlu bir özlem Topraktan yeni çıkarılmış Üç bin yıllık yunan şarabı Atların kara
Sayfa 85 - Yapı Kredi Yayınları
İnsan, bir yere saplandığı sırada kendini nasıl isare eder acaba? Bur şeylerle uğraşıyormuş gibi görünür herhalde.
Reklam
“İçinde acaba olan bütün cümleler karanlık. Ne olacağını, nasıl olacağını bilmiyorsun.”
Sayfa 106Kitabı okudu
Bu birçok soruyu da beraberinde getirdi: Bu gidiş neden devam ediyordu? O kadar uzun bir zaman nasıl süregelebilmişti? Acaba cevap şu eski ‘Hak güçlünündür’ deyişinde, yani sistemi güçlü olanların sürdürdüğünde mi yatıyordu?
"Ama babamızı sevmediğini söyledin. Sevmiyorsan nasıl inanırsın ona?" "Belki bu yüzden" dedi Adam yavaşça, el yordamıyla ilerleyerek. "Belki onu sevseydim kıskanırdım. Sen kıskanıyordun. Belki de... sevgi insarın kafasına bir kurt, bir şüphe sokuyor. Bir kadını sevdiğinde ondan hiçbir zaman emin olamaz insan... kendinden emin olmadığı için mi acaba? Apaçık görüyorum şimdi. Onu nasıl sevdiğini ve bunun seni nasıl etkilediğini görüyorum. Ben onu sevmiyordum. O belki beni seviyordu. Beni sınar, canımı acıtır, cezalandırırdı, sonunda kurban gibi gönderdi, belki bir şeyi telafi etmek için. Ama seni sevmiyordu, bu yüzden de sana güveniyordu. Yani... tersine işleyen bir şey belki." Charles gözlerini Adam'a dikmişti. "Anlamıyorum" dedi.
Felsefe Nedir?
Felsefeye yaklaşmanın en iyi yolu felsefi sorular sormaktır: Dünya nasıl yaratıldı? Olup bitenin arkasında bir irade veya bir anlam var mıdır? Ölümden sonra hayat var mı? Böyle sorula­ rı cevaplayabilir miyiz acaba? Ve her şeyden önemlisi, nasıl ya­şamalıyız? Her çağda insanlar böyle soruları sordular. insanın ne olduğu­nu, dünyanın nereden geldiğini sormayan hiçbir kültür bilmiyoruz. Esasında sorabileceğimiz felsefi soruların sayısı çok da fazla değil. Bunların en önemlilerinden birkaçını zaten sorduk. Ama tarih sorduğumuz her soruya çok farklı cevaplar verildiğini gösteriyor bize.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.