Eğer o günlerde kadere hükmetme kudreti Rukiye'ye bağışlanmış olsaydı, farkına varmadan o da kaderi aynen Tanrı'nın çizdiği gibi çizer, İttihatçıları süratle İstanbul'a getirir ve böylece hem sevdiği adamın hem de kendisinin felaketini hazırlardı.
"Mehpare'de kimseyle ilgilenmeden herkesi tesiri altına alan garip bir kudret vardı," demişti ve Osman belki de ilk kez ona hak yermişti.
Reklam
Muhtemelen Hegel tarafından: Filozof da “en az şair kadar estetik kudrete sahip olmalıdır”
Elindeki uzun istekayla toplardan birine vuruyordun, amacın topları birbirine çarptırmak ve yuvarlanışları bittiğinde bir sonraki vuruş için elverişli bir konumda durmalarını sağlamaktı. Vurana kadar bütün kontrol sendeydi. Hepimiz "bir şeyi" başlatma kudretine sahiptik. Herkes hayatın içinde "bir şeyi" başlatabiliyordu. Bir kavgayı, bir aşkı, bir acıyı, bir ihaneti, istekayla topa vurur gibi tek bir darbeyle gerçekleştirebiliyorduk. Bizim hareketimiz sonucunda birçok insanın ruhu dalgalanıyor, düşünceler, duygular birbirine çarpıyordu. Başlatmak için sahip olduğumuz büyük kudrete rağmen kendi hareketimizin yarattığı değişiklikleri, çarpışmaları, kırılmaları kontrol edecek bir güce sahip değildik.
Sayfa 136Kitabı okudu
Dindarlık, bir büyük kudret karşısında kendi güçsüzlüğünü kabul etmeyi, o büyük kudret dışındaki her insanın eşit olduğunu içine sindirmeyi, bir büyük kudret karşısında güçsüzlüğünü tevekkülle sırtlayıp tevazünün sınırlarını aşmamayı gerektirirken, bunlar Allah’ın adından kendilerine pay çıkartıyorlar.
16. ASIRDAN SESLER Aşağıda okuyacağınız yazı “Kanuni Devrinde Bir Sefirin Hatıratı ” isimli kitaptan alınmıştır. Bu sefir, G.D.E. Busbecg’dir. İşte bu sefirin hatıralarından bazı parçalar: Amasya’ya vardığımız zaman, Veziriazam Ahmet Paşa’ya ve diğer paşalara hürmetlerimizi arz ettik. (Sultan burada yoktu). İmparatorun talimatı
Reklam
331 öğeden 271 ile 280 arasındakiler gösteriliyor.